"Babama bir şey söylemeseniz, sadece rahatsızlandığım için doktora gidip geldiğimi söylesek olur mu? ilaçtan falan bahsetmeyelim sıkıntı çıkmasın"
Annem ve Baran beni yatağa yatırdıklarında bakışlarımı Baranın yüzünde gezdirdim. Hala daha öfkeliydi, benimle konuşmuyordu ama eve gelene kadar beni yalnız bırakmamak için yanımda kalmıştı. Ulaşın nereye gittiğini bilmiyordum. Telefonla bir kere aramıştım ama açmamıştı...
"Tamam kızım, var mı istediğin bir şey?"
"Yok" annem, yanaklarımı öpüp odadan çıktığında Baran ile baş başa kalmıştım. Sırtımı yatak başlığına dayadım. O ise, sandalyeyi çekmiş yanı başımda öylece oturuyordu.
Bu kadar sakin kalması beni korkutuyordu.
"Baran, konuşmayacak mısın benimle?"
"Bize yalan söyledin Duru" dediğinde öfkesine hakim olmaya çalışıyordu.
"Özür dilerim..." Diyebildim sadece. Sonuna kadar haklıydı.
"Neden yalan söyledin ki? Neden buna başvurdun anlamıyorum"
"İzin vermeyecektiniz" kafasını bir hışımla kaldırdı. "Tabiki de vermeyecektim. Bir erkeğin evinde kalmak ne demek Duru?"
"Kalmayacaktım. Sadece bir kaç saatliğine vakit geçirmek istemiştim. Ben nerden bilebilirdim böyle olacağını?"
Derin bir soluk çekti içine ve saçlarını dağıttı. "Bütün suç bende, Ulaş'ın lafını dinlemeliydim. O beni uyarmıştı ama ben salak gibi takmadım! Gidip o herifin hesabını sonra göreceğim"
"Baran, bir şey yapmanı istemiyorum."
"Sana ne yapıp yapmayacağımı sormadım Duru. Herif gelip seni taciz etmiş. Elim kolum bağlı duracak mıyım sanıyorsun? Onu doğduğuna pişman edeceğim. Önce Ulaş gelsin bi"
"Konuştun mu onunla?" Kafasını iki yana salladı. "Aradım açmıyor. Dua et, Efe'ye bir şey yapmasın" onun için endişelenmeye başlamıştım.
"Efe'ye bir şey söylemiyorsun. Aranız nasılsa o şekilde devam et" kaşlarımı çattım. "Ben ayrılacağım ondan, yüzünü görmek istemiyorum"
"Sevgili mi oldunuz?"
Bakışlarımı kaçırdım. Bunu söylemeyi unutmuştum değil mi? "Nasıl bu kadar saf olabiliyorsun Duru, nasıl ya?!"
Baran, öfkelenip hızlı adımlarla odadan çıktığında göz yaşlarımı tutamadım. Ben, tam anlamıyla bir aptaldım. Her şeyi mahvetmiştim.
Saatler sonra, saat gece yarısına doğru geldiğinde uyuyamadığım için yattığım yerden doğruldum. Kaç saat olmuştu ama Ulaş'ı hâlâ görmemiştim.
Birden, cam tıklanma sesi geldiğinde irkilip bakışlarımı pencereye çevirdim. Gördüğüm görüntü ile gözlerimi fal taşı gibi açtım.
Ulaş buradaydı!
Ulaş, balkonda durmuş kapıyı açmam gerektiğini işaret ederken hızla çarpmaya başlayan kalbimi yok sayıp yataktan kalktım ve balkona kapısına doğru ilerledim.
Nasıl gelmişti buraya?
Elimle anahtarı kavrayıp kilidi açtım ve kapıyı açıp bir iki adım geriledim. "Ulaş" dedim şok içinde. Dışarıdan gelen soğuk bedenime çarptığında ürperdim.
Usulca içeriye girip kapıyı kapattığında hâlâ şok içindeydim. "Sen, nasıl çıktın buraya, neredeydin? Seni çok merak ettim"
"Kafamı dağıtmam lazımdı, dolaştım biraz" bakışlarıyla beni süzdüğünde üzerime kısaca baktım. Kırmızı, pijama takımı vardı üzerimde. Bunu umursamadım çünkü beni daha önce çok görmüştü bu şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...