Duru : Yüz yüze görüşmek istemediğim için mesaj atıyorum. Senin ne kadar karaktersiz bir insan olduğunu göremediğim için kendime çok kızgınım. Sen ne yaptığını çok iyi biliyorsun. İğrenç, bir insansın gerçekten. Bitti. Bir daha sakın karşıma çıkma.
(Görüldü)
×××
1 hafta sonra
Sabah okul için hazırlanmaya başladığımda kapım tıklandı. "Duru, çıkıyoruz" Baran'ın sesiyle elimi çabuk tuttum ve 5 dakika içinde odadan çıktım.
"Geldim" beni bekleyen Baran'a baktım. "Günaydın" diye eklemeyi de unutmadım. Belki bugün benimle konuşurdu.
"Sanada"
Omuzlarımı düşürdüm. O sırada annem yanımıza geldi. "Havalar iyice soğudu. Sıkı giyindiniz mi?"
Montumun fermuarını çektiğim sırada Baran, annemin yanaklarını öpüp bir şey demeden evden çıktığında kaşlarımı çattım. Abartmıyor muydu sanki?
"Baran, seninle konuşmuyor mu?"
"Bilmiyorum, biraz tartıştık ama önemsiz. Hadi görüşürüz"
Ben de annemin yanağını öpüp evden çıktığımda ayakkabılarını giymiş bizi bekleyen Baran'ın kolundan tuttum. "Bu daha ne kadar devam edecek?"
"Öfkem geçene kadar"
"1 hafta oldu Baran. Yapma böyle, üzülüyorum"
Baran, omuz silktiğinde merdivenlerden gelen ses ile kafamı çevirdim. Her zaman olduğu gibi Ulaş, basamaklarda durmuş bize bakarken hafif tebessüm etti.
"Günaydın"
"Günaydın" dedim aynı şekilde. Göz göze geldiğimizde bakışlarımı çektim.
En son, beraber uyuduğumuzda sabah kalkıp kimseye görünmeden sessizce evden çıkmıştı. O gün, uyandığımda Ulaş'dan gelen mesajı okumak beni nedense mutlu etmişti.
"Sabah erkenden kimseye gözükmeden çıktım evden, haberin olsun diye söylüyorum. Bu arada, uzun zamandan sonra uyuduğum en iyi uykuyu aldım, teşekkür ederim Su..."
Ertesi gün Efe'ye ise benimle bir daha görüşmemesi için mesaj atmıştım. Kendisi zaten 1 haftadır okula gelmiyordu. Ne olmuştu bilmiyorum, mesajıma da sadece görüldü atmıştı. Umrumda da değil açıkçası, onu görmemek daha iyi.
Baran ise gördüğünüz üzere 1 haftadır benimle doğru düzgün konuşmuyordu. Ondan gizli iş yapıp, yalan söylediğim için bana çok öfkeliydi.
Birlikte yola koyulduğumuzda ellerimi cebime soktum. 1 dönem bitmek üzereydi, az kalmıştı. En sevdiğim mevsim kış da gelmişti. Ne kadar soğuk olursa olsun şikayetçi değildim bu durumdan. Seviyordum.
"Baran, çıkışta mahalledekilerle maç yapmayı düşünüyoruz. Gelecek misin?"
"Gelirim tabi lan. Nerede maç var orada ben" gülüştüklerinde araya girdim. "Ben de gelebilir miyim? İzlemek için yani..."
Baran bir ses vermedi. Baran'ın üstüne gitmek istemediğim için kafamı Ulaş'a çevirdim. "Bilmiyorum, biraz fazla erkek var..."
"Ne olacak? Hatta Mine'yi de alırım. Yalnız olmam, bize de değişiklik olur"
"Mine gelecekse gelebilirsin" dedi Baran. Sevinçle ellerimi çırptığımda Ulaş huzursuzca homurdandı. "O kadar erkeğin için ne yapacak bunlar?"
"Bir şey olmaz merak etme" diye cevap verdi Baran. Ulaş, diyecek bir şey bulamadığı için sustu. Alt tarafı oturacaktık, ne vardı bunda sanki?
Dakikalar içinde okula vardığımızda Baran, kendi sınıfına gitmek için yanımızdan ayrıldı. 1 haftadır saçlarımı da öpmüyordu. Sıkıntıyla nefes aldım. Sadece biraz zamana ihtiyacı var, diye düşündüm kendi kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
JugendliteraturElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...