Kontrol etmeden atıyorum, yazım yanlışı varsa kusuruma bakmayın :')
×××
Ulaş'ın anlatımıyla
Duru, kucağımda yatarken uyumaması için sürekli onunla konuşmaya çalıştım. Bir elim belini sıkı bir şekilde tutarken diğeri ile saçlarını okşuyordum.
Saçları çok acımıştı. Dokunmaya kıyamadığım saçlarını her gün çekiştirirken canımdan can gitmişti yemin ederim.
Onlara bunun bedelini çok kötü ödedetecektim.
Sanırım 1 saat geçmiş olmalı ki odanın kapısı açıldı. "Kim geldi?" Diye sordu Duru, uykulu çıkan sesiyle. Bıraksam bayılacaktı ama tedavi için kendini sıkmak zorundaydı.
Bir adam elinde pansuman malzemeleri ve bir iğne ile geldiğinde kucağımdaki Duru'yu dikkatli bir şekilde yatağa yatırdım. "1 saat geçti" elimin tersiyle yanağını okşadım. "Çok güçlüsün" dedim onu motive etmek için.
Ellerimi istemeye istemeye Duru'nun üzerinden çekerken yarı açık gözleriyle bize bakıyordu. "Bayılmadı değil mi?" Diye sordu içeri giren adam.
Bir an kafamı kapıya çevirip kaçma planlarını düşündüm ama kapıda onlarca adam vardı. Tek başıma çıksam bile Duru ile birlikte bu çok zordu.
Sıkıntılı bir nefes aldım. "Bayılmadı. Ne yapıyorsanız yapın çabuk. Ona bir şey olursa yemin ederim yakarım burayı"
Adam, elindekilerle Duru'nun baş ucuna gitti ve elini onun alnına koyup sanırım ateşine baktı.
Oysaki Duru cayır cayır yanıyordu. Terden su içinde kalmıştı. İstemeden de olsa adama karşı nefretimden dolayı yumruklarımı sıktım.
Yatağın diğer tarafından Duru'nun yanına gidip elini tuttum. İsmini bile bilmek istemediğim bu adam ilk önce Duru'nun çiziklerle dolu koluna bir iğne yaptı.
Daha sonra ise çıplak ayağına hiç anlamadığım işlemler yaptı. Sol ayağı şişmiş ve kızarmıştı. Bakışlarımı Duru'ya çevirip alnındaki terleri elimin tersiyle sildim.
Dakikalar sonra adam işini bitirince ayaklandı. "Uyuyabilir. Uyandıktan sonra bir şeyi kalmaz" dediğinde dışarı çıktı ve kapı üzerimize yine kilitlendi.
Elini hiç bırakmadan yanına doğru uzandım. Bana hâlâ yarı açık gözleriyle bakarken dudakları iki yana kıvrıldı. "Seni hâlâ affetmedim" diye mırıldandı ve uykuya daldı.
Her affetmediğini söylediğinde kalbim sızlıyordu. Eğer böyle olacağını bilseydim asla Duru'dan ayrılmazdım. Köpek gibi pişmandım yemin ederim.
Hiç hak etmediği şeyleri yaşamak zorunda kalması beni delirtiyordu.
Bakışlarımı karşıya çevirip pencereden dışarıya baktım. Bulunduğumuz ev iki katlıydı ve üst katta olduğumuz için belli bir yükseklikteydik.
Eğer Duru olmasaydı ben çoktan kaçmıştım. Benim için imkansız olmayan bir şeydi bu. Ama Duru, bu haldeyken ona her gün eziyet etmeye devam ederlerken elim kolum bağlanıyordu.
Şu bir kaç günde çok yıpranmıştı. Beyaz teninin her yerinde izler vardı. Saçları çekilmekten azalmıştı. Göz altları morarıktı ve rengi solmuştu.
Ama hâlâ çok güzeldi.
O sandalyede elimden hiç bir şey gelmedi ya, yemin ediyorum bütün dünyayı ters çevirmek istedim. Duru her çığlık attığında, canı her yandığında iki katı acı çekmiştiim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Novela JuvenilElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...