50. Bölüm (FİNAL)

116 7 36
                                    

Yazarın anlatımıyla

Duru, Ulaş'ın da dediği gibi artık sona yaklaşmıştı. Yatakta yatmış resmen ölmeyi bekliyordu. Bundan sonra yapacakları işkence Duru'yu direk öldürürdü.

Vücudunu hareket ettiremiyordu. Bembeyaz teni kıpkırmızı olmuştu. Damarları dışarıdan çok belirgindi. Hâlâ daha titriyordu, az da olsa. Kalbi o kadar yavaş atıyordu ki her an duracak gibiydi.

Avucunun içinde duran not kağıdına sımsıkı tutundu Duru. Ulaş'ın gelmesini bekliyordu. Söylediği gibi ölecekse bile sevdiği adamın kollarında ölmek isterdi. Gerçi Ulaş, Duru'nun geldiği hali görse ölmekten beter olurdu.

Ulaş, odasında bir ileri bir geri gelirken uygun bir anı kolluyordu. Cebindeki çakmak ve kibrit kutularının varlığı saatler sonra olacak cehennemi ona hatırlıyordu.

Aylardır Duru'nun yüzünü görmemişti. Sadece her gün acı içinde çıkan sesini duymaktan delirmişti. Mecazi anlamda değil, Ulaş gerçekten delirmişti.

Buradan çıkamayabilirlerdi. Ulaş bunu göze alıyordu. Duru, bu adamların ellerinde ölmek yerine Ulaş ile birlikte son nefesini verebilirdi.

Ulaş, kafasını iki yana salladı. Ne olursa olsun bu ihtimali düşünmek istemiyordu. Duru'yu kaybetmek demek ölmek demekti. Onunla birlikte öleceği ise kesin değildi.

Sakin kalmak istedi. Eğer, aklındakileri uygulayabilirse Duru'yu bir ihtimal kurtaracaktı. Ama kesinlikle buradan çıkarken Duru'ya dokunan herkesin ölmesini izleyecekti.

Çok az kalmıştı.

Duru, gözlerini kapatıp Ulaş'ın onu öptüğü zamanları hayal etti. Her an ölmeye hazır bir şekilde bekliyordu. Gözlerinden akan bir yaşın şakağından kulağına doğru yol aldığını hissetti.

Onu affettiği söylemek isterdi. Belki fırsat olmayacaktı. Duru belki ölecekti ama Ulaş yaşamak zorunda kalacaktı. Geride kalan Ulaş'ın vicdan azabını çekmesini istemiyordu. Pişman olmuştu, zamanında inat edip affettiğini söylemediği için.

Ama hak etti, diye kendini teselli etmeye çalıştı fakat olmadı. Canı çok acıyordu. Ter içinde yatmış sevdiği adamın onu kurtarmasını bekliyordu. Bir ihtimal. Fakat Duru, öleceğini çoktan kabullenmiş sadece sevdiklerinin üzülmemesi için son saniyeye kadar dayanmaya çalışacaktı.

Saatler sonra akşam olmuş, hava çoktan kararmıştı.

Duru, yatağında hareketsiz bir şekilde yatarken Ulaş artık zamanın geldiğini düşünüp derin bir nefes aldı ve kilitli olmayan odanın kapısını açtı.

Her şey ayarlanmıştı.

Kendisine yardım eden adam, bu iyiliğin karşısında ölmeyecekti. Bu yüzden o adam şuan buralarda yoktu. Her şey çok basitti aslında. Yangın çıkartacak ve o arada Duru'yu alıp evden çıkmayı deneyecekti.

Eğer çıkamazlarsa... Ulaş, kafasını bir kez daha iki yana salladı. Bunu düşünmek istemiyordu. Şuan istediği tek şey aylardır görmediği sevdiği kızın yüzünü görmek ve onun kokusunu içine çekmekti.

Ulaş, sessizce odasından çıktıktan sonra koridorda arkası dönük bir şekilde telefonla konuşan bir adam ile karşılaştı. Etrafına bakındı başka kimse var mı diye. Yoktu. Şu anlık görünmüyordu en azından.

Ulaş, adamı ensesinden tuttuğu gibi kafasını duvara geçirdi. Adam inleyerek bayıldığında yüzündeki sırıtışa engel olamadı. Daha sonra yere düşen telefonu alıp tamamen kapattı. 

İyi ilerliyordu.

Bakışları karşıda duran Duru'nun odasına kaydı. Birazdan onun yüzünü görecek olmanın heyecanını yaşıyordu. Titrek bir nefes aldı ve odaya girmeden önce artık harekete geçmesini farketti. Cebindeki kibriti çıkardı ve içinden bir dal alıp kibritin kabına sürtüp ateşin çıkmasını sağladı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin