48. Bölüm

69 4 22
                                    

Üstüm başım mahvolmuştu ve bütün kemiklerim ağrıyordu.

Artık dayanacak gücüm kalmamıştı ama Ulaş için dayanıyordum. Bizi buradan çıkarmanın ümidindeydi. Ben ise ümidimi çoktan kaybetmiş öleceğim günü bekliyordum.

Neredeyse 2-3 hafta olmuştu, buraya hapis olalı. Bana yapmadıkları işgence kalmamıştı. Babam her gün tıpış tıpış parayı ödemek zorunda kalıyordu ama ben...

Muhsin denilen herif, kızının intikamını gerçekten çok güzel alıyordu.

"Ulaş" dedim kısık çıkan sesimle. Boğazlarım iflasın eşiğindeydi. "Aklıma bir fikir geldi"

Merakla, kafasını kaldırıp bana baktı. "Çıkış kapısının anahtarlarının kimde olduğunu biliyorum" kaşlarını çattı ve ne diyeceğimi bekledi. Kurumuş dudaklarımı yaladım.

"Tuvalete gitme iznini alıp adamlardan birisini ayırtıp-"

"Olmaz. Duymamış varsayıyorum"

Sırtımı yatak başlığına verip bağdaş kurmaya çalıştım onun karşısında. "Muhsin buraya gelmedi daha. Bak, ellerimiz bağlı değilken-"

Bir kez daha sözümü kesti. "Bunu düşünmedim mi sanıyorsun Duru? Her gün kafamda bir şeyler kuruyorum bunun için. Ama olmaz..." Bakışlarını üzerimde gezdirdi. "İyi değilsin"

"Ayağım için mi diyorsun? Basabilirim" yüzüme düşünceli bir şekilde baktı. "Bak adamlardan birisini oyalayıp üzerinden anahtarı alırım. Sen de o sırada diğerlerini halledersin çıkar gideriz"

"Yavrum bu o kadar kolay değil. Seni tehlikeye atamam ben. Adamların belinde silah var"

Gözlerim doldu. Artık bir şeylere tahammül edemez hale gelmiştim. En ufak şeyde sadece ağlamak istiyordum. Yutkundum. Ardından sinirle konuştum.

"Bana işgence yapılmasını mı bekleyeceğiz her seferinde?"

Gözlerime pişmanlıkla baktı ve ardından kafasını salladı. "Adamları ayartmak yok. Beni çileden çıkarma"

Ellerimi çırpmamak için kendimi zor tuttum. "Anahtarı almam için yapmam lazım"

Yataktan kalkacağım sırada beni durdurdu. "Duru, onu yapmayacaksın"

"Zaten üstüm başım perişan korkma kimse benden etkilenmez. Çok korkunç gözüktüğüme eminim"

Bu halde bile kıskançlık yaptığına inanamıyordum. Elimizde bir fırsat varken oturup adamla konuşup konuşmayağımı tartışıyorduk. Şaka gibi.

"Hayır" dedi sert sesiyle. "Korkunç falan gözükmüyorsun. Hâlâ çok güzelsin. Başımı döndürecek kadar güzel duruyorsun"

Ona, 'ciddi misin' bakışı attım. Bakışları üzerimde gezindi kısaca ve tekrar yüzüme baktı. Fakat bakışları söylediğini destekliyordu. Bana hayranlıkla bakıyordu.

Dudaklarım iki yana kıvrıldı ve bakışlarımı çektim. Ellerimle yatağa baskı uygulayarak kalkmaya çalıştım. "Yani benden etkilenebilirler. O zaman da anahtarı alırım"

"Saçmalama, yapmıyoruz plan falan oturur musun?"

Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Sevgilim falan değilsin ki neden karışıyorsun?" Daha sonra her gün söylediğim o cümleyi tekrarladım. "Seni affetmedim, hatırlatırım"

Eliyle yüzünü sıvazladı ve sıkıntıyla saçlarını çekiştirdi. Ardından benimle birlikte ayağa kalktı ve gelip kolumdan tuttu. "Birlikte çıkalım. Ama bak eğer yapamadığını farkedersen gerçekten de tuvalete git ve geri gel."

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin