46. Bölüm

63 5 30
                                    

Bol bol yorum yapmayı unutmayın.

×××

Yazarın anlatımıyla

Mine, 28. Kez Baran'ı bir kez daha aradı. Ama diğerleri gibi bunu da açmamıştı. Evde misafirler olduğundan dışarı çıkamazken ağlamamak için kendini zor tuttu.

Ona kötü bir şey söylememişti ama Baran telefonu açar açmaz onu düşünecek zamanı olmadığını söyleyerek telefonu suratına kapatmıştı.

Baran, ona atılan fotoğraf ve videolara öfke içinde bakıyordu. 3 gün geçmişti. Doğru düzgün yiyip içmediği, uyumadığı 3 günde her gün Duru'nun fotoğraflarını atıyorlardı.

Çok kötü haldeydi. Baran, kardeşini daha önce hiç böyle görmemişti ve her gün ağız dolusu küfür etmekten başka bir şey yapamıyordu. Çıldırmasına ramak kalmıştı.

Ümit ise her gün ödemesi gereken miktarı bulmakta zorlanırken perişan haldeydi. Kendisini asla affetmeyecekti. Bir anlık öfke sonucunda yaptığı suçun cezasını biricik kızı çekerken ona yaşamak bile dar geliyordu.

Mine, evde daha fazla duramayacağını anlarken evdekilere tek bir kelime dahi etmeden dışarı çıktı. Baran ile konuşması gereken konuları vardı.

Baran, evin bahçesinde bir bankta oturmuş düşünceli bir şekilde zaman geçirirken boş boş oturuyor olmak vicdanını ezmekten başka bir şey yapmıyordu.

Yaklaşık 10 dakika sonra bahçeye Mine girdi. Baran, burnuna gelen tanıdık kokuyla kafasını kaldırırken karşısında sevgilisini görmeyi beklemiyordu.

Onunla kaç gündür konuşmamıştı.

"Baran" dedi Mine, oldukça sinirli bir şekilde. Hızlı adımlarla Baran'ın yanına gitti ve neden perişan bir şekilde burada oturduğunu merak etti.

"Ne yapıyorsun burada?" Diye sordu Mine çatık kaşlarıyla. Sevgilisine çok kızgındı ama bu üzgün görünme sebebini de merak ediyordu. Kaç gündür en yakın arkadaşından bile haber alamamıştı.

Neler olduğunu merak ediyordu.

"Oturuyorum, görmüyor musun?" Baran'ın ters bir şekilde konuşmasıyla Mine daha çok sinirlendi.

"Ben geldim ben!" Dedi Mine kendini gösterip. "Ne oluyor? Ne bu hâl?"

"Mine Allah aşkına git başımdan" Baran, çok sinirliydi şuan hiç kimseye tahammül edecek hali yoktu. Aklı bir saniye olsun kardeşinden ayrılmazken her şeyi ters çevirmek istiyordu.

"Benimle düzgün konuş Baran. Kaç gündür neden hiç telefonlarıma bakmıyorsun? Beni öyle tersleyemezsin!"

"Benim kardeşim kayıp Mine! Sen gelmiş bana ne söylüyorsun? Seninle uğraşacak halim yok!"

Mine, duydukları karşısında kaskatı kesildi. "Duru mu kayıp?" Dedi şok içinde.

Baran, güldü. "Duru kaç gündür yok ama sen gelmiş bana seninle ilgilenmediğim için hesap soruyorsun" elini saçlarından geçirdi. "Allah aşkına gider misin?"

"Benimle konuşmadın ki Baran. Haberim bile yok. Haberim olsa-"

"Haberin olsa ne? Sanki yine gelip hesap sormazdın. Kendinden başkasını düşündüğün mü var senin?"

Mine, daha da şok geçirdi. Kalbinin kırıldığını hissetti. Böyle düşünüyor olamazdı değil mi?

"Mal mısın oğlum sen? Laflarına dikkat et. Arkadaşımı düşünmeyecek kadar bencil değilim!"

Baran, öfkeyle ayağa kalkıp kızın karşısına dikildi. "Sen kime mal diyorsun? Kardeşim yok diyorum anlamıyor musun sen?"

Mine, bir kaç adım gerilemek zorunda kaldı. Gözlerinin dolmasına engel olamazken ne diyeceğini bilemedi. "Nasıl olmuş? Kim kaçırmış?" Dedi titreyen sesiyle.

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin