"Yemekler çok güzel olmuş valla ellerinize sağlık"
Ulaş'ın sözüyle Baran sırıtıp sandalyesinde gerindi. "Herhalde yani kim yaptı sanıyosun?"
"Çoğu şeyi ben yaptım bir kere" Mine'nin araya girmesiyle kıkırdayıp tabağımdaki son lokmayı da ağzıma attım. Gerçekten her şey çok güzeldi ve tıka basa duymuştuk.
"Kızartmaları hep ben yaptım" bunlar tekrar tartışmaya başladıklarında elimi yüzüme koyup ağlamaklı bir ses çıkardım. Neden birbirilerine hak vermek yerine sürekli tartışıyorlardı? Ben yorulmuştum artık.
Elimi Mine'nin koluna koyup dikkatini bana vermesini istedim. "Tamam" dedim konuyu kapatmaları içim. "Gel biz masayı toplayalım"
"Bencede"
Tabakları ve bulaşıklı şeyleri tezgaha taşıdığımızda makinayı açtım. Kendi evimdeymiş gibi hissediyordum. Burada her şey vardı. Kesin Baran ve Ulaş burası için çok para dökmüşlerdi. Karşılığını alabildiğimiz için dert etmedim.
Ben bulaşıkları sudan geçirirken Mine makinaya diziyordu. Mine'nin dalgın olduğunu farkettim. "Bir şey mi oldu?" Diye sordum kaşlarımı çatarak.
Omuz silkip dudak büzdü. "Kafam karışık da biraz"
"Ne konuda?"
"Kardeşin konusunda" doğrulup oflayarak yüzüme baktı. "Duru, sanırım açık konuşacağım"
Sonunda benimle bir şeyler konuşacak olması beni heyecanlandırırken dikkatimi verdim. "Bu zamana kadar Baran ile iletişimimiz de bir sorun yoktu. Aslında beni pek görmezdi, çok konuşmazdık zaten hep zıtlaşıyoruz baksana" güldü.
Onu bölmek istemeyip dinlemeye devam ettim. "Ama son zamanlarda bir şey olmuş gibi yani bana karşı sanki garip davranıyor. Ya da ben abartıyorum bilmiyorum. Baran'ı en iyi sen tanırsın. Saçma sapan şeylerde düşünmek istemiyorum. Sonra üzülüyor insan..."
Lafını bitirdiğinde eline bir bulaşık daha verdim. O sırada ne demem gerektiğini düşünüyordum. Haklıydı birbirleriyle hiç bir zaman özel bir sohbeti olmamıştı. Hep aynı ortama girdikleri için denk geliyorlardı, Baran'ın Mine'ye karşı değişen tavrını ben de farketmiştim.
"Ya Baran etraftaki şeyleri biraz zor farkeden birisi. Sanırım seni yeni yeni farkediyor. Yani tabikide vardın ama onun gözüne yeni çarpmışsın diyelim. Seninle vakit geçirmeye çalışıyordur"
"Anladım..." Bakışlarını kaçırdığında gülümsedim. "Birbirinizle zıtlaşıyorsunuz ya sen öyle yapma bakalım ne tepki verecek?"
"Nasıl yani?"
"Ya işte suyuna git, ortak şeylerinizi bulmaya çalış. O zaman her şey daha da belli olur. Güven bana"
O da gülümsedi. Bu fikir hoşuna gitmiş olmalı ki heyecanla kafasını salladı. "Olur, deneyelim bakalım"
Mine ile mutfağı toparladığımızda tekrardan içeriye geçtik. Baran ve Ulaş çoktan oyun kurmuşlar, oynuyorlardı.
"Hadi, pas versene"
"Dur şimdi atıyorum"
Mine ile kısa bir şekilde bakıştığımızds ikimizde göz devirmeden edemedik. Geçip yanlarına oturduğumda ekrana bakış attım.
Futbol. Klasik.
"Bizde oynayabilir miyiz?" Ortaya attığım soru ile Baran, bakışlarını ekrandan ayırmadan cevap verdi. "Olmaz, siz bilmiyorsunuz ki güzelim"
"Öğretirsin" dedi Mine. O an, tekrar göz göze geldik ve bana göz kırptı. Alt dudağımı dişleyip sırıtmamaya çalışarak bakışlarımı Ulaş'a çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...