"Of bayılacağım şimdi"
Baran'ın sitem etmesiyle kafamı kaldırıp ona baktım. Uykusuzluktan ölüyordu resmen. Sırıtıp koşarak önüne geçtim.
"Neden?" Diye sordum gülerek. Gözlerini zar zor açıp bana baktığında esnedi. "Sevgilimle konuştum çünkü"
Kıkırdadım. Bakışlarım Ulaş'ı bulduğunda gülerek bize bakıyordu. Göz göze gelince içim ısındı. Bakışlarımı tekrar Baran'a çevirdim.
"Mine duymasın onun yüzünden uykusuz kaldığını"
Baran, zar zor yürürken fırsattan istifa bu sefer Ulaş'ın yanına gittim. Okula gidiyorduk tahmin ettiğiniz üzere. Ulaş ile ben, Baran'ın aksine gayet de uykumuzu almıştık.
"Polis'den bir haber geldi mi?"
Baran'a kısaca bakıp kafasını iki yana salladı. "Maalesef" hüsranla omuzlarımı düşürdüm. Neden hâlâ yakalayamamışlardı ki? Korkmalı mıydım?
Baran önde, biz arkada okula doğru ilerlerken susadığımı farkederek kısa bir anlığına duraksadım ve çantamın kenarında ki şişeyi elime aldım.
Ulaş da benimle birlikte durunca Baran, sarhoş gibi ilerliyordu. Neyseki sakin bir yerdeydik yoksa Allah korusun birisine çarpması veya düşmesi an meselesi olabilirdi.
Şişenin kapağını açıp bir kaç yudum aldığım esnada arkadan gelen güçlü korna sesiyle yutkunamadım bile. Ulaş, kafasını yola çevirdiğinde ben daha ne olduğunu anlayamadan beni hızlıca kenara çekti.
Korkudan ağzımdaki suyu yere akıtırken kafamı kaldırdım. Bizim yanımızdan geçen siyah arabaya baktığımda aklıma dün gördüğüm siyah araba geldi ve ne tesadüftür ki o araba, bu arabaydı.
"İyi misin?" Ulaş, yüzüme dikkatlice baktığında Baran'ın yanımıza geldiğini gördüm. "Noldu lan? Korna sesi duydum bir an ama"
Baran'a sadece göz devirmekle yetindim. Aynı arabanın biraz önce beni neredeyse ezecek olması normal miydi? Elimdeki şişenin kapağını kapatıp derin bir nefes aldım.
"İyiyim, bir şey yok. Korktum bir an"
"Hayvan gibi araba sürüyor şe-" Ulaş, yanımda kötü bir söz söylemek istemediği için kelimeleri yuttu. Baran'ın bakışları bana döndü.
"Kızım sen niye dikkat etmiyorsun? Bu çocuk sürekli seni kurtarmak zorunda mı?"
"Baran sen en iyisi uyumaya devam et, rica ediyorum" tahammülsüz bir şekilde konuştuğumda bana gözlerini kısarak baktı. Omuz silktim.
Yola devam ettiğimizde Ulaş beni diğer tarafına almıştı. Dakikalar sonra okula girdik. Baran, Mine'nin yanına kantine gideceğini söylediğinde merdivenlerden çıkıyordum.
"Sana bir şey söyleyeceğim"
"Söyle"
Sınıfımızın olduğu kata geldiğimizde duraksadım. Ulaş, yüzüme merakla bakarken dudaklarımı araladım. "Dün seni beklerken gördüğüm araba, biraz önceki bana çarpmak üzere olan arabaydı. Bilmiyorum, tedirgin oldum"
"Ne?" Dedi Ulaş, kaşlarını çatarken. Yüzü aniden gerilirken dudaklarını yaladı. "Emin misin? O muydu?"
"Evet, plakası aynıydı. Az çok hatırlıyorum yani"
Ulaş, sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. Bana bir cevap vermezken tekrar araya girdim. "Sence o adamlar olabilir mi?" Aklıma başka bir şey gelmiyordu.
"Zannetmiyorum. Bu, lüks bir arabaya benziyor"
"Yani?" Dedim anlamayarak.
"Yanisi yavrum onların arabası daha farklı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...