Sanki belimden sıkıca tutup, tutkuyla beni öpecekti. Yeşil kadife ceketiyle gözlerinde belirginleşen yeşil tonlar alev alev bir ışıkla parlıyordu.
Karpuz kollu, belimi sıkıca saran, göğüs kısmı kalp şeklinde açık parlak safir renginde ince kumaştan dikilmiş bir elbise giymiştim. Bu elbise camgöbeği gözlerimi iyice ortaya çıkarmıştı. Kestane rengi saçlarımı fransız modeli bir örgüyle sol yanımdan sarkıtmıştım.
Arthur'un güçlü eli sıkıca belimi sardı. Diğer eli, sağ elimi sert avucunun içine aldı. Çenemi kaldırıp, bakışlarımın titrememesine özen gösterip dikkatle kralın gözlerinin içine baktım. İçim titredi. Titrek bir nefes verdim.
Bir adım yaklaştı. Şarap kokan nefesi yüzümü yaladı. Ben de bir adım yaklaştım. Müziği duyuyordum. Dans edenleri hayal meyal görebiliyordum. Bizim de dans etmemiz gerekiyordu.
Kral bu gece karısından ve kardeşinin sorunlarından uzaktı. Sadece bana yakındı. Bana odaklanmıştı. Dans etmeliydik. Ama öylece durmuş gözlerimizin içine bakıyorduk.
Titreyen dudaklarıma kaydı yeşil gözleri. Alnını alnıma dayadı. Derin bir nefes aldı. Sevecen denebilecek bir tutku vardı gözlerinde.
Görmesem de kraliçenin bitmeyen bir nefretle dudaklarını birbirine bastırarak, Kraliçe İra'nın düşünceli berrak mavi gözlerini ilgiyle açarak, prensin ise sessiz bir merakla çenesini sıvazlayarak bizi izlediğini biliyordum.
Yüzüme vuran nefesi ve tutkulu gözleri zevkle ürpertti içimi. Arthur bunu hissettiğini ve olacakları en başından beridir bildiğini belirten bir ifadeyle genişce ve yılışık denebilecek bir gülüş yayıldı yüzüne.
Sonunda müzik durdu. Sanki mükemmel bir şekilde dans etmişiz gibi bir alkış koptu. Bedenimi yavaşça ve isteksizce kralın ellerinden çektim. Dikkatle beni izlemeye devam ederken iyice eğilerek reverans ettim.
***
Ertesi gün Kraliçe İra önümden bütün asaletiyle geçerken saygıyla reveransa geçtim. Kraliçe geçip gideceğine bir anlığına durdu.
"Bayan İsabel bahçe gezintim için eşlikçim olur musunuz?" dedi tatlı bir sesle.
"Seve seve efendim."
Bahçeye çıktığımızda diğer nedimeler arkamızda kaldılar. Kraliçeyle küçük adımlarla yürüdük. Düşünceli bir ifadesi vardı.
"İyi bir nedimesin."diye başladı yumuşak bir sesle. "Çok genç çok da güzel gencecik bir kızsın. Daha tecrübesizsin."
Durdu, zarifçe bana döndü. Berrak mavi gözleri kederliydi.
"İncinmeni istemem." diye mırıldandı yavaşça. Bakışlarını sarayın pencerelerine çevirdi.
"Ailenle görüşmüyorsun sanırım."
"E evet efendim." diye mırıldandım afallayarak.
"Kraliçe ve ben, senin oldukça varlıklı ve saygın bir kontla evlenmeni uygun bulduk."
Kont mu diye bir düşünce patladı hızla zihnimde. Bir kont! Kraliçe kocasını benden uzaklaştırmak için konteslik teklif ediyordu. Basit bir nedimeden bir kontes!
Çaresizce kraliçenin gözlerinin içine baktım. Soğuk bir gülümseme aldım karşılığında. Başımı eğdim.
"Şeref duyarım e efendim." dedim cılız bir sesle. Memnuniyetle başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Kraliçe | Andarkan Serisi
Historical FictionGüç ve yükseliş hırsı ile karanlığa gömülen bir altın çağ masalı. Aşkı hiç tatmamış bir kral ve gözünü tahta dikmiş kadınlar. Her biri, tarihin tozlu sayfalarında rollerini kapmaya çalışıyorlar. Her biri kanlı elleriyle tahta sıkı sıkı yapışmış, bi...