Merhaba arkadaşlar, hepinize mutlu yıllar diliyorum. Olayların bu kadar hızlı gelişmesinden dolayı kafanızın karıştığını fark ettim ve bu bölümde elimden geldiğince daha açıklayıcı olmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok önemli. Hepinize, iyi ve kötü bütün yorumlarınız için teşekkür ediyorum. İyi eğlenceler :)
***
"Şarap koy." diye mırıldandı hoşnutsuz bir sesle. Neredeyse çocuk yaştaki kız aceleyle koyu kırmızı şarapla dolu, cam şişeyi masadan aldı ve altın kupasına doldurdu. Victoria'nın ince parmakları kupayı sardı.
"Ah zavallı kardeşim." diye ağlıyordu Arthur'un karşısında aylar önce. "Bunu bildiğinizi sanıyordum. Lütfen, ona bir şey belli etmeyin. Hepsi benim hatam!"
Arthur öfkeyle burnundan soluyordu. "Bana bunu nasıl söylemez?"
"Onu suçlayamazsınız efendim. Bu olanlar onun suçu değil. İsabel sadece bir kurban."
"Söyler misiniz Bayan Victoria! Onunla nasıl evli kalabilirim?"
Victoria daha çok ağlamaya başladı. "Özür dilerim, özür dilerim. Hepsi benim hatam."
Arthur'un yumruğu masaya indi. "İsabel'in hatası! Bunu bana söylemeliydi! Ah! Tabii ya, söylerse onunla evlenmeyeceğimi biliyordu! Böylece kraliçe de olamayacaktı."
Victoria ağzını kapattığı ipek mendilinin altından gülümsedi. Birer damla daha gözlerinden kusursuzca akarak yanaklarına süzüldü. "Böyle düşünmeyin efendim. İsabel sizi seviyordu."
"Hah! Eminim öyledir! Edmund beni uyarmıştı halbuki. Lanet olsun, bir piçle evliyim!"
Victoria yine aynı kusursuzlukla bembeyaz kesildi. Arthur onun beyazlaşan yüzüne yan gözle baktı. "Özür dilerim Bayan Victoria." dedi koltuğuna yığılarak.
Victoria başını eğdi ve kirpiklerinin altından öfkeyle kızarmış Arthur'u izlemeye başladı. Tam istediği kıvama gelmişti. Yavaşça yerinden kalktı. Parlak siyah elbisesinin etekleri hışırdadı. Arthur'un önüne, yere oturdu ve koltuğun koluna dayadığı elini tuttu. Parlak siyah gözleri yaşlardan ışıl ışıldı. Arthur bitkinlikle başını kaldırdı ve gözlerini gözlerine dikti.
"Böyle olsun istemezdim Arthur. Keşke..." diye yarıda kesti neredeyse mahrem denecek kadar kısık bir sesle.
"Keşke ne?"
"Sana söyledim. Kardeşimin kocasıyla sevgili olamam. Bu çok aşağılayıcı."
"Kardeş sayılmazsınız."
"Aynı soyadını taşıyoruz."
Arthur sessizliğe gömüldü. Victoria'nın içi içini yiyordu. Bu salak adam ne düşünüyordu ki? İçinden deli gibi yalvarıyordu. Söyle! Hadi söyle!
"Bu durumu sadece sen ve ben bileceğiz. Kimse öğrenmezse, bir sorun da çıkmaz."
Victoria yaşadığı paniği bastırabilmek için yanağının içini ısırdı. Dişinin yumuşak ete girmesiyle irkildi ve ağzında keskin bir kan tadı oluştu. Nasıl oldu da gülümsedi kendisi de bilmiyordu. "Tabii." dedi şirin bir sesle. Öfkeden titreyen ellerini birbirine kenetledi. Eklem yerleri bembeyaz kesilmişti. Arthur'un gözünden bu hali kaçmamıştı elbette.
"Ondan ayrılamam. İki çocuk verdi bana. Bu olayı öne sürersem çocuklarımın şerefi ne olur?"
"Elbette." dedi Victoria öfkeyle titreyen sesine mani olamayarak. Arthur sesindeki hiddeti fark ederek duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Kraliçe | Andarkan Serisi
Tarihi KurguGüç ve yükseliş hırsı ile karanlığa gömülen bir altın çağ masalı. Aşkı hiç tatmamış bir kral ve gözünü tahta dikmiş kadınlar. Her biri, tarihin tozlu sayfalarında rollerini kapmaya çalışıyorlar. Her biri kanlı elleriyle tahta sıkı sıkı yapışmış, bi...