Merhabalar... Wattys'e adaylığımı koydum. Oylarınıza ihtiyacım var. Eğer beğenerek okuyorsanız oylarınızı sunar mısınız.? Şimdiden teşekkürler.
***
Ertesi sabah, yeni evli çifti ülkelerine, orada da yapılacak düğün törenine, uğurladık gül yapraklarıyla. Kraliçe İra, yakası ve bilekleri dantelli, düz beyaz bir elbise giymeyi tercih etmişti. Topuz yaptığı saçlarının tepesine inci ve pırlantalarla süslü zarif bir taç takmıştı. Kulaklarındaki küçük inciler dışında hiç mücevher takmamıştı.
Kral William onu hiç bırakmamacasına kollarına almıştı. Yüzünde gururlu ve mağrur bir ifadeyle gülümseyerek genç karısına sarılmıştı. Kraliçe ise yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle, bir kuğu edasında limandakilere el sallıyordu. Halk, onları gül suyu ve çiçeklerle kutsuyor, şapkalarını havaya atıyor, dizleri üstlerinde çöküyorlardı. Herkes bu altın çifti kutluyordu.
Öğle yemeği hazırlığı için saraya döndüğümüzde George bir köşeden çıkıp, kolumda çekerek hızlıca odasına götürdü beni. Kapıyı kimsenin bizi görmediğine emin olduktan sonra kilitledi.
"Ne yapıyorsun George? Hem de gündüz vakti." diye çıkıştım öfkeyle.
Hızla yanıma gelip, sıkıca sarıldı. Şaşkınlıkla kalakaldım. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve endişeyle gözlerimi taradı.
"Kraliçe sizi basmış, doğru mu?"
Kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. Öfkeyle onu ittim. "Şimdi de hakkımda dedikodu yapmaya mı başladın?"
"Bu sarayda ne gizli kaldı ki bu kalsın!"
"Seni ilgilendirmez!" diye soludum burnumdan. Bu kadarı da fazlaydı. Kimseye açıklama yapmak zorunda değildim. Kralla dün gece yaşadıklarım çok özel anlardı. Kapıya yürüdüm. Hemen önümü kesti. Omuzlarımı kavradı.
"Bak, ben senin düşmanın değilim. Tam tersi senin için endişelenen tek insan benim. Sana bir şey olacak diye korkuyorum. Kraliçe çok kötü bir düşmandır. Seni öldürteceğine dair yeminler edip duruyormuş."
Son sözlerle içim buz kesti. Biri sırtıma buz kütlesi atmış gibi bir ürperti dalgası omur iliğime kadar dolaştı. Ellerimi koyacak bir yer aradım. Titriyordum.
"Hey, hey. Korkman için söylemedim. Merak etme, sadece öfkeyle söylediğine eminim. Sonuçta nişanlısın. Yakında evlenip, gideceksin. O da biliyor bunu. Yoksa şimdiye kadar çoktan dediğini yapmıştı."
Yüreğim korkuyla sıkıştı. Korku tüm benliğimi ele geçirdi. Kraliçenin nefret dolu gözleri belirdi önümde. Sendeledim. Hızla belimden tutup, bir tabureye oturttu beni.
"Yüzün bembeyaz oldu. İyi misin?"
"Nişan falan yok." dedim fısıldayarak. Anlamadan yüzüme baktı.
"Kral nişanı bozacak. Bugün. Yemekte."
Kaskatı kesilmiş bir halde önüme çöktü. Yakışıklı yüzü sararmıştı. "Emin misin?" diye fısıldadı kurumuş dudaklarının arasından.
"Eminim."
***
Yemekte kral, nişanımın bozulduğunu artık bekar bir kadın olduğumu ilan etti. Kraliçenin öfkeyle ayağa fırlayıp, beni muhafızlara tutuklanacağını düşündüm. Ama o, tam tersi tatlı bir gülümseme sundu kocasına. Sanki tek isteği bu nişanın bozulmalıymış gibi kadeh kaldırdı. Genç yüzünde hiçbir ifade belirmedi.
Su yeşili, yarasa kollu, şifon bir elbise giymişti. Omuzlarına dökülen beyaz saçlarının tepesinde zümrütten bir taç vardı. Tam manasıyla peri gibi ışıldıyordu. Kral da fark etmişti karısındaki değişimi. Çapkınca gülümsedi ve genç kadının beyaz elini öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Kraliçe | Andarkan Serisi
Narrativa StoricaGüç ve yükseliş hırsı ile karanlığa gömülen bir altın çağ masalı. Aşkı hiç tatmamış bir kral ve gözünü tahta dikmiş kadınlar. Her biri, tarihin tozlu sayfalarında rollerini kapmaya çalışıyorlar. Her biri kanlı elleriyle tahta sıkı sıkı yapışmış, bi...