24

6.2K 363 53
                                    

Kulağıma dolan dalga seslerine bir de kalbimin korkuyla atan ritmi eklenmişti. O kadar güçlü atıyordu ki göğsümün içinde değil de sanki boğazımdaymış ve ne kadar güçlü atarsa o kadar kolay ağzımdan fırlayacakmış gibiydi.

Heyecanım ve korkum artan paniğimle damarlarımdaki kanda akıyor, ellerim ve ayaklarım istemdışı bir hararetle titriyorlardı. Buna can havli mi diyorlardı?

Geminin yüklerinin konulduğu büyük açıklık alana koşmuştum var gücümle. Büyük bir varilin yanına yığıldım. Lanet elbisemin bir o kadar saçmalık derecesindeki kabarık eteğini nereme sokuşturacağımı bilemeyerek, öylece yakalanmayı bekleyerek katilimden saklanıyordum. Aklımda iki şey vardı. Birincisi, modanın ilerki yıllarda kadınlara daha özgürce hareket etmesini sağlayacak kadar gelişmesini umuyordum. İkincisi, kimbilir yine hangi tehlikenin göbeğindeydim? Koca Trallion İmparatoru bile benim kadar suikast ile burun buruna gelmemiştir diye kendi kendime yakınırken tahta zeminde takırdayan ayak sesleri ile kulak kesildim.

Adam gittikçe yaklaşıyordu. Kapana kısılmış fare hissi, paniğimi daha çok arttırıyordu. Öyleki olduğum yerde çığlığı basıp, ruhumu ebediyete kavuşturacak kişiye yakalanacaktım neredeyse.

Sesler kesildi. Terden sırılsıklam olmuş bir şekilde olduğum yere daha çok büzüştüm. Korkum, mesane torbama nedenini bilmediğim bir sebeple baskı uyguluyor, bu da bende acilen tuvaletimi yapma isteği uyandırıyordu.

Olabilir miydi? Adam beni bulamayıp başka yerlerde aramaya çıkmış olabilir miydi? O zaman saatlerce olduğum yerde seve seve kalırdım. Midem birden alt üst olunca bunca koşturmanın ve stresin neden olduğu kusma ihtiyacım arttı.

İşte tam o sırada bir çift ayak belirdi gözlerimin önünde. Korkuyla başımı kaldırdım. Ve ölümümle göz göze geldim. Bu sefer kurtarıcım yoktu. Ve bu sefer kurtuluşum yoktu.

İki hafta önce

Estella öfkeyle ayağını yere vuruyordu. Bu kadar salak adamı nasıl bir araya getirebiliyordu kendisine şaşırıyordu. Alt tarafı küçük bir kızdı Tanrılar aşkına! Ne kadar zor olabilirdi ki?

Elindeki küçük ama bütün sinirlerini alt üst etmede oldukça başarılı kağıt parçasını gümüş şamdanından yükselen cılız ateşe tuttu. Kağıt birden alev alınca hızla boş bir kaseye attı. Kendi kendine yanıp söndükten sonra kalan külleri de boşalttı.

Hızla yazı masasına geçip küçük bir kağıda bir şeyler karaladıktan sonra Elena'ya uzattı. Genç kadın uzun parmaklarıyla kağıt parçasını alıp göğüs kısmına özenle yerleştirdi ve büyük bir sadakatle kraliçesinin önünde eğildi.

Elena, Estella daha Azaleia Prensesi iken onun için casusluk yapıyordu. Oldukça ince, uzun boylu bir kadındı. Kısa sarı saçlarını her zaman örer, elbiseleri gibi koyu renkli başlıklar takardı. Başlık takmak eskisi gibi zorunlu değildi ama bu alışkanlığından vazgeçmeyenler için hala şık bir aksesuvardı. Elena'da bu gruba dahildi. O kadar sessiz ve hızlı hareket ederdi ki kimse varlığını dahi hissetmezdi. Genç kadının buğulu ela gözlerine baktı Estella. Aslında çok güzel ve dikkat çekici bir kadın olabilirdi ama Elena her zaman geri planda kalmayı sevenlerdendi. Ve bu da Estella'nın işine geliyordu. Kimse Elena'dan şüphelenmezdi. Göğsünde taşıdığı felaket haberleri kimsenin ruhu bile duymadan ulaşması gereken yerlere büyük bir ustalıkla ulaştırıyordu.

Elena sessizce odasından çıktığında aynasının karşısına geçti. Bu sefer başarsalar iyi olurdu. Yoksa son çare olarak o küçük fareyi kendi elleriyle öldürecekti.

Hizmetçilerini çağırdı ve banyosunu hazırlattı. Bu gece yapması gereken önemli bir işi daha vardı. Arthur bir aydır yanına uğramıyordu. Yatağına uğramayalı ise aylar belki de yıllar olmuştu. Saymayı bırakmıştı artık.

Karanlık Kraliçe | Andarkan SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin