18

6.5K 353 47
                                    

Kraliçe elindeki şifreli yazılmış kağıdı buruşturdu. Buz gibi bakışları düşüncelerle dolmuştu. İsabel, Avelera'ya gitmemişti. Arthur ise on beş gündür ortalıkta yoktu. Anlaşılan Kont Charles hikayesi baştan beridir yalandı. Bunu düşünürken aklına Edmund'un sinsi gülüşü geldi. İnanmış mıydın sanki?

Geriye kalan tek ihtimalle, ikisi birlikteydi. Ama neredeydiler? Av köşküne baktırmış hatta en ücra köylere bile adamlarını yollamıştı. Diğer saraylara bile adam yollamıştı. Ama yoklardı.

Onları bulmalıyım diye haykırıyordu içinden. Yerlerini bulursa Arthur'un yokluğunda, yerini kapmaya çalışan küçük fahişeyi ortadan kaldırabilir, yarım kalan işini tamamlayabilirdi.

Ama tek sorun bu değildi. Edmund suikasti biliyorsa, Arthur da biliyor olmalıydı. Bu demek oluyordu ki, Arthur saraya döndüğünde ona sıkı bir hesap vermek zorundaydı. Dudaklarını dişledi. Bu olay gerçekleşmeden yerlerini bulsa çok iyi olacaktı. Arthur ilk başlarda ona çok kızacaktı, bundan emindi. Bağıracak hatta etrafı dağıtacaktı. Ama sonunda da unutacaktı. Basit bir nedimeydi sonuçta. O zaman sen neden onu gözünde bu kadar büyütüyorsun Estella?

Hemen silkelendi. Omuzlarını dikleştirdi. Ellerini yumruk yapmıştı. Tırnakları avuç içlerini deliyordu. Acıya aldırmadan daha çok bastırdı. Yüzünde hain bir tebessüm oluşmuştu.

"Sen bir kraliçesin. Hem de Andarkan Kraliçesi!" dedi hırsla aynasının karşısına geçip. "Bu taht benim hakkım ve bunu kimse elimden alamayacak! İzin vermeyeceğim. Güç benim! Önümde kimse duramaz!"

***
Güneş ışıklarının tatlı sıcaklığıyla gözlerimi açtım. İlk gördüğümde hortlağa benzettiğim beyaz perde tatlı bir esintiyle havalandı. Gülümseyerek yanıma baktım. Arthur sarı saçları dağılmış, çıplak göğsü aldığı derin nefeslerle yavaşça inip kalkarak huzurlu bir yüz ifadesiyle uyuyordu. İyice yanına sokuldum. Sıcak bedenine bastırdım soğumuş çıplak bedenimi.

Gözleri yarı uykulu açıldı. Haylaz bir gülümseme belirdi yüzünde. Güçlü kolları belimi sararak biraz daha çekti beni kendine. Bacakları bacaklarıma dolandı.

"Günaydın sevgilim." dedi küçük bir öpücük vererek.

İçimde daha önce hiç duymadığım bir sevinçle gülümsedim. "Günaydın aşkım."

On beş gündür yanımdaydı. Ve bu on beş gün hiç unutamayacağım anılarla dolmuştu. Hayatımın en güzel günleriydi. Kendimi hiç bu kadar güvende hissetmemiştim.

Yanından ayrılmak istemiyordum ama o, üzerindeki pikeyi yere attı. O sırada dışarıdan nal sesleri geliyordu. Olduğum yere çivilendiğimi sandım bir an. O ise çevik hareketlerle çoktan pencereye yürümüştü. İşaret parmağıyla perdeyi yana itti. Tepkisizce yaklaşan ata baktı. Sonra gergin bir şekilde yatakta kaskatı kesilmiş beni fark etti. Hemen yüzünde derin bir gülümseme belirdi.
"Korkma sevgilim. Edmund geldi, ona gelmesini ben söylemiştim."

Rahatlayarak geriye yaslandım. Yanıma gelip alnıma arzu dolu bir öpücük kondurdu.

"Bir sorun mu var?" dedim pantolonunu giymesini izlerken.

Gömleğini sırtına geçirirken tatsız bir yüz ifadesi belirdi yüzünde. "Bilirsin, devlet meseleleri falan."

Çizmelerini de geçirdikten sonra hızla dudaklarımı öptü. Küçük bir inilti koyverdim kendimi tutamayarak. Bu halime ufak bir kahkaha attı.

"Yemekte görüşürüz sevgilim." dedi ve hızla odadan çıktı.

Üzerime bir şal geçirip çıplak göğüslerimi örttükten sonra apar topar pencereye çıktım. Edmund atından inmiş, elindeki yuları seyise atıyordu. Bir an gözleri kaleyi inceledi ve beni buldu. Hızla yana çekilip sırtımı duvara dayadım. Beni görmesini istemiyordum.

Karanlık Kraliçe | Andarkan SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin