Merhaba, öncelikle sanırım uzun bir bölümle karşınızdayım. Ben yazarken eğleniyorum ama siz okurken eğleniyor musunuz bilmiyorum. Hayalet okuyucu olmak yerine bana varlığınızı hissettirmenizi rica ediyorum. Yorumlarınız, oylarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. İyi eğlenceler.
***
Kral William bir hafta gecikmeyle Merinda Sarayı'na geldi. Her kadının beğeneceği türden yakışıklı bir adamdı. Uzun boylu, geniş omuzlu esmer bir adamdı. Siyah gür saçları geriye taranmış, parlak mavi gözleri büyük bir ciddiyetle bakıyordu.
Hiçbir zaman çapkın bir adam olmamıştı. Her zaman sorumluluk sahibi, başarılı bir komutandı. Avelera'yı bir aydan kısa sürede toparlamıştı. Çok başarılı bir kral olacaktı.
Uzun bir süre toplantı salonunda Kral Arthur ve Prens Edmund ile görüştüler. Kraliçe İra bu süre zarfında başının ağrıdığını söyleyerek özel odasına kapanmıştı.
Kral William'ın şerefine bir av pikniği düzenlenmişti. Tazılar geyiklerin kokusunu alabilmek için önden gidiyorlardı. Heyecanla kulaklarını dikmiş, tasmalarını çekiştire çekiştire ilerliyorlardı.
Lavanta mavisi renginde yeni bir binici kıyafeti giymiştim. Kralın nişan hediyesiydi. Tüylü şapkası Fransız kesimdi. Kahverengi saçlarımı toplamak yerine açık bırakmıştım.
Arthur göz ucuyla beni süzdü. "Binici kıyafetin çok yakışmış." dedi memnuniyet akan sesiyle. Tam teşekkürlerimi iletecekken beyaz benekli iri bir geyik göründü. Kral heyecanla atını ona doğru sürdü.
Hayvan güçlü bacaklarıyla tok sesler çıkarak koşmaya başladı. Tazılar uluyarak peşinden koşuyorlardı. Bense avın gerisinde kalmayı tercih ettim. Zavallı hayvanı kanlar içinde yerde görmeye dayanamıyordum.
Avın sonunda bol bereketli bir masa hazırlandı. Bir sürü av eti, balık ve kuş etleri masaya dizildi. İçecek olarak beyaz şarap sunuldu. En son erik şerbetinden yapılmış bir tatlı yendi.
Yemeğin ardından müzik başladı. Neşeli bir taşra havası başlamıştı. Saray eşrafı çakırkeyif bir halde yakılan ateşin etrafında danslar etti.
Gece yarısına doğru saraya dönüldü. Nina odaya gelmeyeceğini belli ederek Robi Clever ile karanlık koridorda kayboldu.
Bir süre sonra boş odada duramayacağımı hissettim. Düşünceler yakamı bırakmıyordu. George'un boş boğazlığını tercih ederim diyerek gizlice odadan çıktım. Amacım kimseye fark ettirmeden George'un odasına gitmekti.
Merdivenlerin başına geldiğimde aşağıdan bir ses duydum. Kral William koridordaydı. Beni görmesin diye eğildim.
"Nereden geliyorsun?"
"B ben... Hava almak için çıkmıştım." diye cevap verdi titrek bir ses. Kraliçe İra'nın sesiydi bu. Bir kaç basamak indim daha net görebilmek için.
Kraliçenin yüzü camdan vuran ay ışığında bembeyaz gözüküyordu. Eli boynundaki inci kolyenin üzerinde, tedirgin bir ifadeyle William'a bakıyordu.
William anlayışla başını salladı. Aniden iki uzun adımla İra'nın yanına gitti ve küçük elini avuçlarının içine alarak öptü. Uzun ve tutkulu bir öpücüktü bu.
"Herşeyi biliyorum." dedi yavaşça. İra gözlerini yumarak başını çevirdi.
"Utanma." dedi hemen William. "Burada mutlu değilsin. Benimle gel İra. Seni sevmeme izin ver. Seni sevmeyecek birini beklemekle tüketme ömrünü. Bize bir şans ver."
İra'nın küçük omuzları titriyordu. William onu kendine çekerken göğsüne elini koyarak onu durdurdu.
"Lütfen... Odama gitmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Kraliçe | Andarkan Serisi
Fiksi SejarahGüç ve yükseliş hırsı ile karanlığa gömülen bir altın çağ masalı. Aşkı hiç tatmamış bir kral ve gözünü tahta dikmiş kadınlar. Her biri, tarihin tozlu sayfalarında rollerini kapmaya çalışıyorlar. Her biri kanlı elleriyle tahta sıkı sıkı yapışmış, bi...