9

6.6K 451 52
                                    

Merhabalar. Hikayeyi pek beğenmediniz sanırım. Yanlışlarımı ve eksiklerimi söylerseniz mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.

***

"Kim olduğunu öğrendin mi?"

Aylakça ellerini ceplerine soktu ve vay canına der gibi uzun bir ıslık çaldı. Sonra ciddiyetle alnı kırıştı. "Gorcia Kontu."

Kaşlarımı kaldırdım. "Gorcia mı?"

"Hı hı. Gorcia."

"Gorcia." dedim düşünceli bir şekilde başımı sallayarak. George da dikkatle başını salladı. Başımı yana yatırıp gözlerimi kıstım.

"Önemli biri gibi geliyor kulağa."

"Kesinlikle önemli biri. Gorcia Kontu."

"Vay be." dedim boş boş. Sonra tekrar kaşlarımı kaldırdım. "Hani şu Gorcia demek." George tekrar başını salladı. En sonunda dayanamadım.

"Kim bu adam? Gorcia da ne? İlk defa duyuyorum!"

George keyifle bir kahkaha patlattı öfkeyle kızaran yüzüme. "Ah şapşal kız." diye mırıldandı yavaşça.

"Gorcia Kontu kraliçenin kuzeni oluyor."

Şaşkınlıkla yutkundum. "Kraliçenin kuzeniyle mi evleniyorum?" diye haykırdım. Ardından George'un kocaman eli ağzımı kapattı. "Heyecanını anlıyorum ama saraya duyurmak için henüz çok erken küçük hanım."

"A ama nasıl? Kraliyet ailesinin evlilikleri siyasi önem taşımaz mı? Ben basit bir saray nedimesiyim!"

"Demek ki kraliçe için siyasi bir önemin var."

"Nasıl?"

Konuşmak için ağzını açtığında ne diyeceğini anlayarak kaşlarımı çattım. Konuşmasına fırsat vermeden ellerimi belime dayadım. "Saçmalık! Kral her kadına ilgi duyuyor."

"Teorik açıdan evet öyle. Ama.." Durdu. Dikkatle yüzüme baktı. "Sende farklı bir şeyler var İsabel. Basit bir nedimeden öte bir kumaşın var. Sanki..."

Sıkıntıyla ayaklarını vurdu. Merakla gözlerimi iyice açtım. "Sanki ne?" diye mırıldandım devam etmesi için.

O sırada kalın bir borazan sesiyle irkildik. Beklentiyle George'un yüzüne baktım. O da bilmediğini söyler gibi omzunu silkti. Hızla taş balkona çıktık. O an yurdumun flamasını taşıyan bir grup atlı gördüm.

Günün ikinci şokuyla George'a döndüm. "Prens William'ın askerleri."

Geore ciddi bir ifadeyle çenesini kaldırdı. "Anlaşılan geri dönmüş. Ve sanırım rütbesi artık prenslik değil."

***

Saray dedikodularla dolup taşıyordu. Yayılan ilk söylenti Kraliçe İra'nın, prensle bozulan nişanlarının yeniden gündeme gelmesiydi. Kral ve kraliçe yeni bir nişan istemesine rağmen prensin buna yanaşmadığı söyleniyordu.

İkinci popüler söylenti ise ülkesine geri dönen ve artık kral olarak taç giyecek olan Prens William'ın eski aşkı İra'ya evlenme teklifinde bulunmasıydı.

Dul kraliçeyi izliyordum her gün. Genç yüzü duru ve ifadesizdi. Parlak sarı saçlarında beyaz incilerle süslü siyah bir başlıkla, parlak siyah bir elbiseyle kendi içinde yas tutuyormuş gibi bir edayla ortalıkta salınıyordu. İki safir taşına benzeyen berrak gözleri yaşından büyük bir kederle gölgeliydi.

Prens William'ın askerlerinin gelişiyle ani evliliğim bir süreliğine rafa kaldırılmıştı. Gorcia Kontu, öğrendiğim kadarıyla kırklı yaşlarında, çok zengin ve aynı zamanda çok nemrut bir adamdı. Gözü tahttaydı ve her zaman sahip olduğundan daha fazlasını istiyordu. Çapkın değildi ama sırf gücünü gösterebilmek adına dostlarının ve adamlarının eşleriyle yatmayı ayrıca her yemekte onlara kadınlarını nasıl becerdiğini anlatmayı gelenek haline getirmiş, olabilecek en iğrenç karakterde bir sapıktı. Bu kraliçenin bana biçtiği en ağır cezaydı.

"O adamla evleneceğime kendimi Roni Nehri'nin sularına atarım daha iyi!"

George'la gizlice odasında buluşmuştuk. Yatakta tembelce ayaklarını uzatmış, hışımla odayı arşınlayarak attığım haykırışlarımı dinliyordu.

"Senin yerinde olabilmek için bir kolunu feda edebilecek kadınlar var. Kontes olacaksın. Farkında mısın? Bir kontes."

Çaresizlik akan yüzümü ona çevirdim. "İyi de ben kontes olmak istemiyorum ki! Ben zenginlik de istemiyorum!"

George neşesiz bir kahkaha attı. "Ne istiyorsun peki? Basit bir saray nedimesi olmak ve avuç içi kadar bir maaşla yetinmek istiyor olamazsın herhalde."

"Pekala da istiyorum! Beni seven bir kocam olsun istiyorum ben. Ben de onu seveyim istiyorum. Köylü bile olsa fark etmez benim için. Yeter ki aşk olsun."

"Seni küçük budala." diyerek ellerinin başının altına yerleştirdi. Gözlerini kısarak incedi beni. "Kaç yaşındasın? On iki falan mı?" dedi alayla.

Çenemi hınçla kaldırdım. "On yedi!" Dudak büktü. Birden omuzlarım çöktü. İçime ağır bir acı yerleşti. Gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan George'un ellerine koştum.

"Yalvarıyorum George, yardım et bana. Yemin ederim Roni Nehri'nden atlarım. O adamla evlenmek istemiyorum." dedim hıçkırıklara boğularak. George hızla yerinden doğruldu ve sıkıca sarıldı titreyen bedenime.

"Şşş sakin ol. O kadar da çaresiz olma. Daha verilmiş bir karar yok ortada. Hem bu durumu kralın onaylaması gerek. Onun onayı olmadan olmaz."

Umutla doğruldum. Kralın tutkulu bakışları geldi gözlerimin önüne. Heyecanla yutkundum. "O halde kral buna izin vermez."

George'un yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. "O kadar çocuksun ki.." diye mırıldandı. "Olabilir. Belki kral bir anlık da olsa kendisinden başkasını düşünebilir."

***

Olmadı. Aradan geçen iki hafta sonra kralın da onayıyla Gorcia Kontu ile nişanlandım.

Karanlık Kraliçe | Andarkan SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin