Öldürücü bir baş ağrısıyla gözlerimi yabancı olduğum bu odaya açtım. Neler olduğunu hatırlamam birkaç saniyemi aldı. Ancak her şeyi hatırladığımdan emin değildim. Kime ait olduğunu dahi bilmediğim yatakta doğrulup bulunduğum odaya göz gezdirdim. Raflarda çizgi romanlar ve neredeyse tüm duvarı kaplayan, favori animemden -Jujutsu Kaisen'den- Gojo Satoru'nun posteri vardı.
"Vay anasını..."
Odanın karşı duvarına çivi ile tutturulmuş elektronik gitara bakmak bile harika hissetmemi sağlıyordu. Üzerinde 3RACHA yazan bir tablo ve bir sürü ıvır zıvır vardı. En çok dikkatimi çeken şeyse çalışma masasında duran yüzlerce karmaşık kağıt olmuştu. Bazı kağıtlarda okunuşunu dahi bilmediğim notalar, bazılarında ise tahminimce Han'ın yazdığı şarkı sözleri vardı. Masanın köşesindeki parçalanmış kağıtları da unutmamak gerek. Sözlere göz atmak için hevesle ayağa kalktığımda başımda berbat bir zonklama yayıldı. Başımı iki elimin arasına aldım ve birkaç saniye bekleyip toparlandıktan sonra masa başına geçtim. En çok dikkatimi çeken kağıdı - tükenmez kalemle özenli bir şekilde şarkı sözleri yazılmış kağıdı- elime aldım. Han'ın yazısını teker teker okumaya başladım."Aynen böyle etkilenmemiş gibi davranıyorsun
Gülüyorsun ama içindeki sözlerini duyabiliyorum
Her zaman "iyiyim" diyorsun ama her şeyi görebiliyorum
Yalnızken kalbin nasıl hıçkırabilir?"İkinci dizeye geçeceğim esnada Han, sanki eşyalarını kurcaladığımı sezmiş gibi hızla odaya daldı. Kısa bir süre öylece birbirimize şaşkın şaşkın baktık.
Koşar adımlarıyla yanıma gelip tek kelime dahi etmeden elimdeki kağıdı aldı. Ve sonra masada duran dağınık kağıtların hepsini teker teker düzenleyerek elinde biriktirdi.
"Üzgünüm." diye mırıldandım sadece. Ne diyebilirdim ki, tam bir pislik gibi davranmıştım. Bu bir günlük veya mektupta olabilirdi, öyle değil mi?
"Boş ver gitsin." diye mırıldandı. Sözlerinin aksine sesi sakin ve yumuşaktı. Kendimi berbat hissediyordum. Büzülüp bu odadan yok olmak ve bu olayı unutana kadar geri dönmek istemiyordum. O yüzlerce kağıtla savaş verirken geri çekildim ve yatağa geri oturdum.
"Şey... Kurcalamak istememiştim."
Üstüne bir de yalan söylediğimde göre artık tamamdır.
Sessiz kaldı. Tabii kağıtların hışırtısını saymazsak.
"Henüz doğru dürüst okumamıştım bile, yani eğer-"
"Sorun yok." dedi ve bana bakıp melek gibi gülümsedi. "Sadece fazla dağınığım."
"Ah, pekii..." diye mırıldandım.
O anda fark ettim, üstümde bana ait olmayan bir pijama takımı vardı.
"Dün gece pijama partisi falan mı yaptık biz?"
Hafifçe gülerken kağıtları masaya vurarak hizaladı. "Bir sonrakine yapalım."
Bir sonraki ha?
Ona bir sonrakini ne zaman yapacağımızı sormak istiyordum. Dürüst olmak gerekirse gerçekten eğlenceli birisiydi. Komik ve bir o kadarda anlayışlıydı. Ancak fazla hevesli görünmek istemediğim için bir şey söylemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
END-O | Minsung ✓
FanfictionBu fici baya bi önce yazdım o yüzden baya cringe şeyler karşınıza çıkabilir lütfen dikkat edin.🪽 "Yıllardır nefes almadan yaşadım. Ve bir gün onunla tanıştım. Bana nefes almayı öğretti, sonra da derin sularda beni terk edip gitti." Kendine zarar ve...