En Azından Görüşürüz Deseydin

167 20 15
                                    

"O psikolog bozuntusu keçileri kaçırmış!"
Annem onaylamaz bakışlarla beni süzerken başını sağ sola sallıyordu.
"Öyle!" dedim onu ikna etmek için.
"Ön yargılısın." dedi sadece.
"Ne?" dedim yüzümü buruşturarak. "Hayır değilim. Üstelik o yaratık bana 'kibirli' dedi."
"Bazen öyle oluyorsun." diye mırıldandı gözlerini kaçırarak.
Ona ağzım açık bir şekilde bakakaldım.
"Kibirli falan değilim ben!"
"Bu kötü bir şey değil tatlım." dedi omuzuma elini koyarak. "Kendine güvenmen iyi bir şey."
"Ben kibirli değilim anne."
"Tamam. O halde öz güvenlisin. Bu daha iyi, değil mi?"
Gözlerimi devirdim. "Biraz." diye mırıldanınca annem gülümsedi. Onun gülüşü ise bir virüs gibi bana bulaştı ve ben de ona gülümsedim.

Odamda otururken annemin sesini duydum. "Tatlım, doktor beye telefon numaranı verdim. Şimdi seni arayacak."
"Piç herif. Her boka burnunu sokmak için hazırlanıyor." diye mırıldandım kendi kendime.
"Tamam." diye seslendim anneme az önceki sesimi değiştirip, yumuşatarak.
Telefonumun zil sesiyle dişlerimi birbirine bastırdım ve telefonu isteksizce açarken ayağa kalkıp kapımı kapadım.
"Ne?" dedim selam dahi vermeden.
"Ne güzel bir başlangıç oldu böyle." dedi neşeli sesiyle. O sesi bile gözlerimi devirmeme neden olmuştu.
"Ne istiyorsun?"
Boğazını temizledi. "Sanırım sana kibirli olduğunu söylememe gerekirdi." dedi, aniden kalınlaşan sesi bir kez daha afallamamı sağladı.
"Sanırırm mı?"
"Evet." dedi. "Genelde gerçekleri söylemeden önce bir süre bekleriz, iyice tanışırız ve BAM! Gerçeklere tanık olur."
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" dedim her an bağırmaya hazır bir sesle. O ise kahkaha attı. "Şey, pardon."
"Sen psikolog değilsin, psikopatsın."
"İster psikolog, ister psikopat." dedi. "Yinede sen benim hastamsın. Yani seni tanımam ve destek çıkmam lazım."
Yatağıma uzandım ve telefonu kulağımın yanına koydum. Sesi az olsa bile geliyordu kulağıma.
"Herkese karşı böyle misin sen? İnsanları kendinden uzaklaştırıyorsun, farkındasın değil mi?"
"Amacım da bu zaten." dedim bıkkınlıkla.
"21 yaşında olduğunu sanıyordum." dedi.
"Öyleyim zaten." dedim ne demek istediğini anlamaya çalışarak.
"O halde ergen gibi davranmayı bırakmalısın."
Sözlerine karşı ağzım açık kaldı. Hattaki sessizliği alaycı bir kahkaha atarak bozdum. "Sen ne diyorsun be?" dedim yatağımda doğrularak.
"Yardımcı olmaya çalışıyorum."
"Siz psikologların işi bu mu yani? İnsanlara yardımcı olmak diye buna mı diyorsunuz?" Cevap bekledim. Ama gelmedi. Uzun bir sessizlik oldu ve ardından yüksek bir gümbürtü sesi yükseldi telefonun ardından. Kısa bir süre sessizce telefonu dinledim. Hiç ses yoktu şimdide.
"Hey?" diye seslendim ama ses gelmedi. "Hey, iyi misin? Neler oluyor?" Telefonun ardından hızlı soluk sesleri gelmeye başladı. "Ne oluyor be!?" diye bağırdım. Ama sonra bir kahkaha sesi duydum. Han Jisung'a ait olmadığını anlayabileceğim kadar kalın bir sesti.
"Kendini zeki mi sanı-"
Telefon birkaç kez öttü.
Dıııtt, dııtt, dıııtt.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyin."
Telefonuma aval aval baktım. Onu tekrar aradım ama yine aynı robot sesini duyunca kapadım. Mesaj kutusuna girdim ve bir süre aklımda cümlemi düzene soktum.
Ben: İyi misin?
Yazdım ama gönderme tuşuna basmadan önce hepsini sildim.
Ben: Noldu öyle?
Ben: S...
Bir süre öylece bakakaldım.
Ben: Sen iyi misin?
Gönderdim ve bekledim. Yalnızca kendi yazdıklarım vardı koca ekranda. Yaklaşık üç dakika boş boş ekrana bakıp cevap yazmasını bekledim.
Ben: Orada mısın?
Ben: En azından görüşürüz deseydin.
Telefonumu yatağımın diğer köşesine fırlattım ve yatağıma uzandım.

END-O | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin