Yıldızları Göremiyorum

70 11 0
                                    

Elindeki soju şişesinin kapağını açıp bana uzattı.
"Sağol." diye mırıldandım şişeyi alırken. İkimiz de aynı anda birer yudum aldık.
Han Nehri'ne yakın bir bankta oturmuş sessizce sojularımızı içtik.
"Sahiden, bana neden mesaj attın? Normalde hiç atmazdın." dedi sessizliği bozarak.
"Sıkılmıştım dedim ya." ona ters bir bakış attım. Herhangi bir cevap vermeyince devam ettim. "Changbin ve Felix nasıl?"
"Gayet iyiler." dedi ve bir yudum daha içti.
"Birlikte oldular mı yani?"
Omuz silkerken suratıma bile bakmadı. "Bilmiyorum. Bana hiçbir şey söylemediler."
Bankta ona doğru döndüm. "Felix ona açılacak mı?"
"Sanmıyorum. Felix bu konuda kötüdür, ancak Changbin halleder. Yani umarım halleder."
Ona feci halde Felix'le bir şeyler yapıp yapmadığını sormak istiyordum.
"Yani Felix hala onu seviyor?"
"Tabii ki de! Bu kadar kolay vazgeçmez." dedi savunmaya geçerek.
"Her neyse, onları boş ver. Sende bir şeyler var mı? Sevdiğin biri falan?"
Bunu sorduğuma inanamıyorum.
"Yok, neden ki?" dedi imalı bir sırıtışla.
Omzuna vurdum. "Salak herif! Konuşacak konu olsun diye soruyorum!"
Vurduğum omzunu tutarken güldü. "Şaka yapıyordum, neden vuruyorsun yahu?"
"Ne bileyim, gaza geldim." dedim gülerek.
"Ee?" dedi bana dönüp. "Sende var mı? Sevdiğin biri falan?" dedi kafasına şişeyi dikmeden hemen önce.
"Yok. Şimdilik."
İnce dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi. "Şimdilik ha?"
"Kime aşık olacağım belli olmaz." dedim şeytani bir gülümsemeyle ona bakıp.
O hafifçe kıkırdarken ben koca bir yudum soju içtim. Başıma vuran sertlikle hafifçe yüzümü buruşturdum.
"Changbin o gün öyle söylediğinde senin yüz ifadeni asla unutmayacağım." dedi.
"Çünkü nabzı ölçülecek olan benim. Kalp hızımı ölçmek özel hayata saygısızlık."
"Sonuç olarak ölçmedi." dedi şişesinin dibini kafasına dikip.
Ben de aynını yaptım ve hızlıca ikinci şişelere geçtik.

Dördüncü şişelere geçtiğimizde hafiften uyuşmaya başlamıştım bile.
"Senden kurtulmam gerekyodu." dedim dilim sürtüşürken. "Sadece psikolog bozuntusuydun ama şimdi her yerde sen varsın."
"Benden kurtulamazsın!" dedi neredeyse bağırarak. "I-ıı" başını iki yana salladı. "Asla kurtulamassn. Kur-tu-la-mazz-sın." kendini düzeltti ve tekrarladı. "Asla kurtulamazsin."
"Başta kurtulmak istiyordum ancak şu anda memnunum." İkimizde salak salak kıkırdadık.

Dördüncü bitince şişeyi yere devirmeden dikkatlice koydum. "Beşinciler gelsin!"
"Az önceki beşinydi zaten." dedi gözlerini zorlukla açık tutarak. Yere dizdiğim şişelere baktım. "Bir, iki, üt, dörç...bes."
"Üçç!" diye bağırdı bir anda.
"Üç." diye onayladım onu. "Hepsi bitti sanırım."
"Hı-hım."
"Harika."
"Harika!"
"Öyle dedim zaten." diye savundum kendimi. Bankta iyice bana yaklaştı. "Sana bir şey demedim zaten." dedi. Kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Başımı omzuna yasladım.
"Yıldızları göremiyorum." dedim.
"Ben de öyle. Büyük şehirlerde olan ısık şeysi yüzünden." başını kaldırıp siyah bir örtüyle kaplanmış sonsuz gökyüzüne baktı.
"Hayır." dedim. "Yıldızları göremiyorum."
Bana döndüğünde suratlarımız neredeyse birbirine çarpıyordu. Gözlerindeki yıldızlra baktım. "Yıldızlar burada." diye fısıldadım. Ne dediğimi anlamaya çalışırken kaşlarını çattı.
"Gözlerin." dedim. "Evrendeki tüm yıldızlar orada." parmağımı gözünü dibine soktum. "Hepsi senin gözlerinde. Bu haksızlık. Bunca yıldır yıldızları hiç görmemiştim. Ama şimdi buradalar ve onlara ulaşamıyorum." burnumu çekene kadar ağladığımı bile fark etmemiştim. Neden ağlıyordum bilmiyorum ama bu tuhaftı. Başımı omzundan kaldırıp ona sırtımı döndüm ve zayıflık belirtisi göz yaşlarımı sildim.
"Minho-ya," dedi arkamdan. Sesi iyileştirici bir etkiyle gülümsememi sağladı. Ona dönmemle beni kendisine çekip öpmesi bir oldu.

END-O | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin