O evden hışımla çıktıktan sonra öylece kalakalmıştım. Bu da neydi şimdi?
Yanlış mı anlamıştım, yoksa yanlış mı duymuştum?
Nerede yanlışlık vardı bilmiyorum ama çok ama çok garip hissediyordum. Belki de "sevmek" kavramını sürekli aşk anlamında düşünmem yanlıştı. Biz onunla arkadaştık ve elbette onu seviyordum. Yani. Arkadaşça elbette.Kolumdaki yara aniden sızladığında dişlerimin arasından inledim. En azında Han bunu görmemişti. Kolumu örttüm ve televizyonun karşısındaki koltuğa oturup bağdaş kurdum.
Bana o sözleri söyledikten sonraki o telaşlı ve gergin suratı yüzümde canlanınca kalbim tekledi. Bunun anlamı neydi ki? Çökük göz kapaklarımı aniden sonuna kadar açtım.
Bu olmazdı, değil mi?
İçtiğimiz gün gerçekten beni öpmüş müydü? Hayır. Bu aptalca bir rüya olmalıydı.
Dudaklarıma değen dudaklarını hissettim. Ağzıma doğru verdiği her nefesi hissettim. Bana yıldızlarla dolu o gözleriyle bakışlarını hissettim.
Başımı kendi kendime iki yana salladım. Bu olmamıştı.
O. Bunu. Yapmamıştı.
Kalbim yerinden fırlayıp koşarak Han'ın peşine takılmak istiyor gibi, göğüs kafesimi deşip kurtulmak ister gibi atıyordu.
İki elimle kalbime bastırdım. Sanki kalbimi yavaşlatmayı başarırsam ona olan hislerim yok olup gider gibi kalbime bastırdım. Zihnim kalbime karşı çıktı.
"Hayır." diye mırıldandım. "Sadece panik atak."
Kendimi ilk defa o farenin kanlı vücudunu anımsamaya zorladım. Kalbimin bu çabası Han için değildi, sadece o gün için şuanda kendimi berbat hissettiğim içindi. Başka bir açıklaması yoktu...Ama yinede...
Ama yinede montumu aldım ve hızla kendimi evden dışarı attım.
Arabayla bir yerlere mi gitmişti?
Yoksa yürüyerek temiz hava almak mı istiyordu?
Yakınlarda mıydı? Yoksa uzaklarda mı?
Apartmandan dışarıya bir adım attığımda buz gibi hava suratıma tokat gibi esti. Gözlerim ilk önce Han'ın Jeep'ini aradı. Sola doğru döndüm ve aceleci adımlarla ilerledim. Yoldan geçen arabaların her birine dikkat ediyordum. Telefonumu çıkarıp onu aradım.
Psikopat Herif
Üç kez çaldı ve ardından meşgule atıldı.
"Lanet olsun."
Onu tekrar aradım. Ancak bu sefer hat tamamen meşguldü. Telefonunu kapamış olmalıydı. Neden böyle yapıyordu ki? Mesaj yazmayı düşündüm. Ancak ona ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Veya ne hissettiğimi. Sadece yanına gitmek istiyordum, belki onun bana yaptığı gibi ona sarılırdım. Peki ya onu yanlış anladıysam. Tanrım onu kesinlikle yanlış anlamıştım.
Eve geri dönecek gibi oldum. Geriye dönüp uzun binaya baktım. Geri dönmeliydim. Evet. Eve dönüp odamın zeminine damlayan birkaç damla kanı temizlemeliydim. Felix'in görmesini ve bu durumu bilmesini istemiyordum. Her an eve dönebilirdi. Üstelik Han için kendime zaman tanıyacaktım. Neler olduğunu anlayana kadar kendime zaman tanımalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
END-O | Minsung ✓
FanficBu fici baya bi önce yazdım o yüzden baya cringe şeyler karşınıza çıkabilir lütfen dikkat edin.🪽 "Yıllardır nefes almadan yaşadım. Ve bir gün onunla tanıştım. Bana nefes almayı öğretti, sonra da derin sularda beni terk edip gitti." Kendine zarar ve...