Karanlıkta Kalmak

36 7 0
                                    

Son iki haftada Han'la yalnızca mesajlaşma fırsatımız olmuştu. Onun sesini duymaya ihtiyacım vardı. Son üç gündür eski hatıralarımı anımsıyordum. Kötü olanları. Bu midemin bulanmasını ve kusmak istememe neden oluyordu. Bazen sesler duyduğumu bile sanıyordum. Kafayı sıyırmıştım. Güvende hissetmiyordum. Her an bir endişe içindeydim. Bu endişenin nedenini arıyordum ve bunu bulamamak beni daha çık endişelendiriyordu. Bazı sabahlar uyandığımda kendi vücudumda olduğuma inanmak zor geliyordu nedense. Bana ait olmayan t vücudun içinde yaşıyormuşum gibi geliyordu.
Derin bir uykudaymışım ve rüyalarım çok gerçekçiymiş gibiydi. Bu yaşadıklarım ise gerçekçi bir rüyadan fazlası değilmiş gibiydi. Neyin gerçek, neyin rüya olduğunu ayırt etmek güçtü. Derin uykularım yanıltmalardan başka bir şey değildi. Bazı zamanlar gerçek olduğumu kendime ispatlamak için koluma bir yara açardım. Derin bir iz bırakırdım bu berbat anıdan.
Koluma şimdi yaptığım gibi bir falçata saplar ve bir kutuyu açar gibi derinden bir çizgi çekerdim. Falçatanın kanlı ucu bileklerime yaklaşırken durdum. Kolumdan akan her bir damlayı dikkatle seyrederken odama birinin girmesiyle yerimden sıçradım.
"Bay Kwak pratik odası..." Rocky kanlı falçataya bakarken onu eline alıp kapattı ve masama fırlattım. Rocky ise zorlukla yutkundu ve hiç oralı olmadan devam etti. "Herkesi pratik odasına çağırıyor."
"Tamam, gelirim birazdan." onun çıkmasını beklerken o hızlıca içeriye girip arkasından kapıyı kapadı.
"İyi misin?" diye sordu.
"Siz önden gidin. Üstümü değişip geleceğim." dedim sorusunu görmezden gelerek. İç çekti ve bir şey söylemeden gitti.

Bileğimi sakatlamamın üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti ancak hala derin bir acı vardı. Bileğime rağmen birkaç kez dans pratiği yapmıştım ancak ertesi gün çektiğim acı iki katına çıkmıştı. Ama bugün acı çekmiyordum. Hiçbir acıyı hissetmiyordum çünkü artık umrumda değildi. Han'ı özlemiştim. Han'a ihtiyacım vardı. Daha önce hiç birisine ihtiyacım olduğunu hissetmemiştim. Onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı. Ona ne zaman bu kadar bağlanmıştım bilmiyorum ama onunla her gün görüştüğüm için bunu farketmemiştim. Belki yoğun çalışmanın yorgunluğuydu bu. Belki de o olmadan yaşamanın yorgunluğuydu. Her ne sebepten yorgunsam yine de ona ihtiyaç duyacaktım. Sesini özlemiştim. Kokusunu özlemiştim. Gülüşünü ve gözlerindeki yıldızları özlemiştim. Kimsenin gücü yetmezdi o yıldızları söndürmeye. Ne benim yeterdi, ne de başkasının yeterdi gücü. O yıldızlar her şeyden güçlü ve her şeyden kuvvetli parlıyordu. Benliğimi aydınlatıyorlardı. Ama şimdi karanlıkta kalmıştım. Han'ı tanımadığım onca senede olduğu gibi karanlıkta kalmıştım.

END-O | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin