1. Bölüm: SÜRPRİZ!

94.5K 1.7K 557
                                    

Hikayeme yeni başlayanlara öncelikle merhabalar 🤗🤗
1. Doğanay kız ismi bu hikayede
2. Daha önce okuduğunuz mafya hikayelerini unutunuz 😉
3. Hikayeye başlangıç tarihinizi yazabilir misiniz, merak ediyorum kuzularımm😍😍 (2. 3. Defa okuyanlar sizlerde yazınız lütfen 🤗)

Multimedia: Doğanay

Keyifli Okumalar; Sevgilerle 💜💙


''Bir mucizeyi bekler gibi beklemekti aşk. Sürpriz olan ise

ne zaman geleceğinin belli olmamasıydı...''

Ağustos 2015

DOĞANAY

Yeni güne alarmımla ya da odama vuran güneş ışığıyla uyandığım söylenemez. Belki de asla tahmin edemeyeceğiniz bir şekildeydim. Uykusuz ve şiş gözlerle. Kargaların bile daha uyanmadığına karar verip kafamı yastığıma gömdüm.

Ama yaptığım şey uyumak değil, sadece dinlenmekti. Seçmediğim hayatı seçemediğim bir şekilde yaşıyordum. İnkâr ve isyan etmeden ailemden gelen güç ile. Babam güçlü bir ailenin güçlü bir reisi ama öyle laf olsun torba dolsunlardan değil. Gerçek gücünü yeri geldiğinde ailesine karşı bile kullanmaktan çekinmeyenlerden Aile dediğime bakmayın siz bir tek ben ve abim kaldık. Annem öldüğünde daha doğrusu öldürüldüğünde on beş yaşındaydım, ağladım köpek gibi ağladım tabiri caizse ama nafile annem gözlerini açmadı beni bıraktı gitti ve o gün yani annemi gömdüğümüz gün son gözyaşlarımı akıttım.

Ağlamak acizlikti o saatten sonra benim için hem ağlamam onu geri de getirmemişti değil mi? Abim o zamanlar yirmili yaşlarındaydı ama toparlanamadı babamın Amerika'daki işlerinin başına geçti. Türkiye'den kaçmak kolayına gelmişti ve kaçabilmişti. Bir iki defa ziyaretine gittim o kadar iki yıldır ise yüzünü görmüyorum sadece arada telefonda konuşuyoruz. Güçlü ailenin güçlü aile bağlarının bir örneği de bu değil mi..?

Gözüm duvardaki saate ilişince sabah dokuz olduğunu fark edip yataktan kalktım. Camdan dışarı baktığımda tek uyanan kargalar değildi. Görüş açıma Çetin abi, yani babamın biricik sağ kolu, girince el salladım. O da otuz iki diş sırıtıp el sallayınca perdeyi kapadım. Hala afyonum patlamamıştı. Duş alıp kendimi ayıltmalıydım. Banyoma girip üzerimdekilerden hızla kurtulup soğuk suya attım kendimi ve itiraf ediyorum ayılmaya başladım. Uykusuz kaldığım gecelerden sadece biriydi bu aslında. Banyodan çıkıp altıma siyah kot pantolonumu giyip üstüme lacivert bana iki beden büyük salaş tişörtümü giydim.

Ayağıma da bordu vanslarımı geçirdim tabi hala saçlarım salkım saçak kurut beni diye bağırıyordu. Saçlarım neredeyse belimdeydi ne kadar zorlansam da kestiremiyordum işte. Çünkü babam bir keresinde saçlarımın annemin gençliğindeki gibi olduğunu ve annem gibi koktuğunu söylemişti ve bende bunları duyduktan sonra kıyamamıştım saçlarıma.

Saçlarımı sıkıca sarıp nike şapkamı geçirdim kafama, işte tamamen hazırdım. Aşağı kata kahvaltıya inmek için odadan çıktım tam merdivenlerden inerken O'nu gördüm. Yamuk gülüşünü suratına yerleştirip konuşmaya başladı.

''Günaydın,'' demişti oysa sadece. Kalbim, onu, yani Poyraz'ı her gördüğümde güm güm atıyordu. Bu durum bana alakasız bir şekilde saatli bombayı hatırlatıyordu. Sanki her an patlamaya hazır gibi...

''Sana da günaydın,'' dedim yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm gülümsememi yerleştirirken ve lanet olsun ki yine olmamıştı eğreti durmuştu işte napayım yani gülemiyorum ki ben! Herkes güzel gülmek zorunda mı canım yer çekimi mi de bu kanunu olsun gülemiyorsan içten bir şekilde ki karşında ki hayatının aşkı bile olsa gülemiyorsundur işte.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin