46. Bölüm: SENSİZ ÇOK ÜŞÜYORUM!

12.4K 642 175
                                    

Bölüm Şarkısı: Pera-Giz  @sumiye66 canım senin önerinle bu şarkıyı koydum bölüme ve öncesinde de dinledim çok güzel bir şarkı :)


''Sevdiği can çekişen insan üşürdü.''

Doğanay

15 gün sonra;

Onur'un uyanmasını beklemek her gün ve her an beni daha da çok yıpratıyordu. Sevdiğim adam yoğun bakım ünitesinde soluk teni ile mücadele verirken ben delirme noktasına gelmiştim. Onur'un annesi Ayşen Hanım ve babası Ayhan Bey'in arasında koltukta oturuyorken geçen zamanı düşündüm, ta en başından...
Bu süreçte herkes yanımdaydı. Yeşim teyzem, Batuhan abim, Selim, Selin, Alev, Timuçin, Alaz, Atlas, Poyraz ve daha nice iyi insan. Ancak hiçbiri bana iyi gelmiyordu. Onur'un sesini duymadan, gözlerini açtığını görmeden bana huzur çok uzaktı.

Ayşen Hanım, kafamı tutup omzuna yasladı.
"Biraz dinlen kızım..." dedi ve saçlarımı okşamaya başladı. Bana kızıp, bağırmalarını beklerken, beni bağırlarına basarak bana destek olmalarının ayrı bir önemi vardı benim için. Ayşen Hanım anaç tavırlarla saçımı okşarken görüş alanıma bir çift topuklu ayakkabı girdi. Kafamı biraz kaldırdığımda platin sarısı saçlarıyla karşımda Hande'yi gördüm. Ellerini göğsünde bağlayarak tip tip bakıyordu. Hande, Onur'un liseden beri samimi olduğu bir arkadaşıymış ve hemşire olduğu içinde Onur'un yanına devamlı girip onu kontrol edebiliyordu. Kötü düşünmemeye kendimi zorlasam da bana bakışlarında ve davranışlarında bir tuhaflık vardı. İlk önceliğim Onur'un sağlığı olduğu için bu konu üzerinde çok durmadım.

Ayhan Bey hava almak için dışarı çıktığında bende ayağa kalkıp yoğun bakım ünitesinin camından sevdiğim adama baktım. Gözyaşlarım ardı ardına akarken onları içimde tutamıyordum. En son nerdeyse on yıl önce annemi kaybettiğimden beri ağlamayan ben, bu süreçte her saniye salya sümük ağlıyordum. Bir an Nurselin aklıma geldi. Babasının ölüm haberini aldığında geçirdiği sinir krizi beynimde yeniden canlandı. O an kesinlikle onun yerinde olmak istemezdim. Yurt dışından gelen üvey kuzeni Sedat ile cenazeyi morgdan almaya geldiklerinde tamamen bitap haldeydi. On güne yakındır Nurselin'i görmemiştim, merak etsem de hastaneden dışarı asla adımımı atamazdım. Onur böyle cansız bir şekilde yatarken asla!

Kontrol için yoğun bakım ünitesine giren doktor ve hemşireleri gördüğümde elim ayağım titremeye başlamıştı. Ne ara geldiğini kestiremediğim Ayhan Bey kolunu omzuma doladığında kendimi daha güçlü hissediyordum. Onur ile babası arasında geçmişte sorunlar olduğunu bilsem de aslında gerçek nedenleri bilmiyordum. Ancak tahmin etmesi çok da zor değildi. Ayhan Bey'in, emekli Başkomiser olması ve Onur'un güçlü biri olma mücadelesi sorunun bir kısmını açık ediyordu. Ayhan Bey güçlü durmaya çalışıp Ayşen Hanım'a destek olmaya çalışsa da gözlerinde oğlunu kaybetmeye korktuğunu görmüştüm. Bende deli gibi korkuyordum onu kaybetmekten. Durumu kritik olduğu için yanına sokmamışlardı ne ailesini ne de beni...

Doktor ve hemşireler çıktığında Ayhan Bey tok sesi ile konuştu;
"Durumu ne?"
Doktor yüzündeki maskeyi çıkardı ve bize tebessüm etti.
"Hastamızın bilinci kısmen yerine geldi, tekrar geçmiş olsun. Hemşire hanım size yardımcı olacak aile üyeleri sırayla girebilir, konuştuklarınızı duyması oldukça muhtemel ve her giren kişi en fazla beş dakika durabilir."
"Allah'ım sana şükürler olsun..." diye mırıldandım ve derin bir nefes aldım.
Gözlerimden yaşlar akarken geri çekildim ve ellerimle cama tutunup Onur'a baktım. Mücadeleyi kazanıyordu, benim aşkım ölümü yenmişti. Herkes derin bir nefes alıp verdiğinde bende gözlerimdeki yaşları silmeye çalışıyordum. Ayşen Hanım ve Ayhan Bey üzerlerine giydiklerini yeşil kıyafet ve ağızlarına taktıkları maskeler ile odaya girmişlerdi bile. Onur'un bilinci yerine gelse bile hala uyanmamıştı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin