28. Bölüm: DUDAK BEKARETİ!

17.3K 675 136
                                    

Bölüm Şarkısı: Tom Odell- Another Love

Multi: Onur ( spor yapmış kaslı bir herüf )


Doğanay dudaklarına kapanan Onur'un dudaklarıyla kala kalakalmıştı. Duvar ile Onur arasında sıkışan genç kız yaşadığı şokla titremeye başladı. Bütün vücudunu esir alan titreme yüzünden Onur'u üstünden itemiyordu bir türlü...

Doğanay kurtulmak için anlık bir refleksle ve son bir hırsla genç adamı üzerinden itti. Onur ilk birkaç saniye şaşkınca genç kıza ve öpülmekten daha da kızarmış dudaklarına baktı. Yüzünde aptal bir gülümseme oluştu genç adamın ve artık bir şeyleri, yani kafasını karıştıran derin duygularını kendi içinde açıklığa kavuşturdu;
'Ben bu deli kıza kör kütük aşığım ulan!'

Doğanay'ın titremesi geçmemiş üstüne karşısındaki adamın gülüşüyle vücudundaki titreme iyice artmıştı. Konuşacak kelimelerini seçemeyecek haldeydi. Bu karşısındaki genç adam dudaklarındaki bekareti çalmıştı, hem de izinsiz! Zaten çalmak izinsiz bir durumken genç kız bunu bile algılayamıyordu.


"Se-sen bana bunu nasıl yaparsın!" dedi. Başta kekelese de sona doğru sesini yükselterek konuşmuştu. Onur ilk aşk izini kondurmuştu sevdiği kadının dudaklarına.
Onur'un bir cevap vermeden abuk bir gülümseme ile ona bakmasına daha fazla dayanamayıp komodinin üzerindeki küçük gece lambasını adamın kafasına fırlattı.
"Seni aşağılık adam!" diye haykırdı.
Onur kafasını eğince küçük gece lambası duvara toslayıp parçalandı.

Doğanay gelişi güzel eline ne geçerse Onur'a atmaya başladı.
"Senden tiksiniyorum!" dedi.
Onur hala mutluydu ve gülerek;
"Hayır bebeğim tiksinmiyorsun," dediğinde Doğanay;
"Midemi bulan-" cümlesini tamamlayamadan Onur artık elinde atacak bir şeyi kalmayan kızı yine duvara yapıştırdı. Onur yüzünü Doğanay'ın yüzüne yaklaştırarak konuştu;
"Sakın! Sakın, o cümleyi bitirme!"
"Ne yaparsın bitirirsem, döver misin?" diye sordu genç kız. Onur alayla gülerek cevapladı;
"Hayır, öperim!"
Bu dediği Doğanay için artık son dem olmuştu. Onur'a sert bir şekilde diz kapağını geçirdi. Onur;
"Ahh!" diye inleyerek iki büklüm oldu.

Doğanay ayağındaki topuklulara inat koşarak odadan çıktı ve merdivenlere yöneldi. Buradan kaçmanın zamanı gelmişti artık. Ne yüzündeki akan makyaj ne de anlık sinirle yırttığı elbisesi umurundaydı! Şu an tek istediği yerin yarılıp kendisini içine almasıydı...

İkinci katın merdivenlerini inerken son üç basamağında topuklu ayakkabısı takılınca düştü. Ayak bileği incinmişti ve diz kapakları yere sürtünmüştü. Hırsla topuklu ayakkabıları ayağından çıkarıp gelişi güzel fırlattı.
"DOĞANAY!" diye bağıran Onur'un sesini işiten genç kız acele ile kalktı çıplak ayak koşmaya devam etti. Şu an buradan çekip gitmeliydi, hem de acilen! Poyraz'a ihtiyacı vardı, Selim'e ya da onu yıllardır önemsemese de kaçırıldığını öğrenip gelen Batuhan abisinin kollarına ihtiyacı vardı...

Ağlayabilse şu an gözyaşlarını tam şu an salardı ancak Doğanay gözyaşlarını bir sandığa koydu ve kilit vurup denizin derinliklerine atmıştı. Hızla dış kapıyı açtı ve esen sonbahar rüzgârıyla titredi. Siyah, büyük demir kapıya doğru çıplak ayak koşmaya devam etti. Onu bu halde gören korumalar ilk başta şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemediler.

Onur belki aşkla öpmüştü genç kızı ancak zorla öpmüştü. Onur'a sorarsanız hiç pişman değildi bu yaptığına ama bilir miydi bu genç kızdan neler çaldığını mesela...

Doğanay büyük demir kapıyı zorladı ama açılmadı. Etrafını saran korumalara döndü.
"Açın şu lanet kapıyı!" diye bağırırken bile gözlerinde bir yakarış vardı.
Tekrar zorladı kapıyı ancak açılmayınca adamlara bir kez daha döndü;
"Lütfen... Açın şu kapıyı!"
Onur'un bağırması bahçede yankı uyandırdı;
"DOĞANAY!!!" diyen bu sesle genç kız titremeye başladı tekrardan.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin