44. Bölüm: KANLI DÜĞÜN!

16K 653 246
                                    

Bölüm Şarkısı: Ayna- ölünce sevemezsem seni... (mutlaka dinleyin, özellikle bölüm sonuna doğru ;) )

Multi: Onur'un, Doğanay'a evlenme teklifi ettiği yüzük :) bu yüzük için sana çok teşekkür ederim bitanem :) ❤ Çiğdemmm


''Beyaz bir gelinlik bazen bir kefen olabilir...''

Evlilik...

Evlenme teklifi...

Onur...

Aşk...

Özlem...

Doğanay'ın kafası allak bullak olmuştu. Onur'u seviyordu, evet ama evlilik...

Aslında Onur evlilik olayını her lafının arasına sıkıştırıp, Doğanay'ı bu duruma alıştırmak ve onu ikna etmek istiyordu. Hoş, ne kadar yapabilmişti orası muamma...
Onur, sevdiği kızın ellerini tutmuş ondan bir cevap bekliyordu.

Kapı tıklatılınca yerinden ilk fırlayan Doğanay oldu.
"Hii! Geldi, geldi!"
"Sakin ol güzelim.." dedi Onur
"Hemen saklan! Ya da geldiğin gibi git Onur..."
"Senden bir cevap almadan gideceğimi sanıyorsan yanılıyorsun güzelim!" dedi çapkın bir edayla.
Doğanay, Onur'un bakışları ve sözleriyle erirken Çakal Mustafa kabinin kapısına kırarcasına vurdu ve bağırdı;
"Doğanay! Hadi artık çık şu lanet kabinden!"
Onur, Çakal'ın sesini duyduğunda sinirden köpürdü;
"Başlarım plana! Şunun ağzını burnunu kıracağım!"

Doğanay kabinin kapısına ulaşan Onur'u zorlukla durdurdu;
"Evet, binlerce kez evet! Seninle evlenirim aşkım... Ama şimdi lütfen sessiz ol! Sana bir şey olursa yaşayamam Onur, yapma bana bunu..."

Onur sevdiği kızın gözlerindeki korkuyu gördü. Bu korku, kendisi içindi. Bir saniye, Doğanay evet mi demişti...?
Onur, sevdiği kızın sağ el yüzük parmağına yüzüğü takarken heyecandan eli ayağı titremişti. Genç adam, Doğanay'ın saçlarına burnunu daldırıp koklarken alnına sahiplenici bir öpücük kondurdu.
"Teşekkür ederim, seni asla pişman etmeyeceğim beni seçtiğin için..."

"Doğanay, dedim!" diyen sert ses yine aralarına girdiğinde Doğanay seslendi;
"Patladın değil mi meraktan! Az kaldı Mustafa!"


Doğanay, parmağındaki yüzüğe baktı ve istemediği halde yüzüğü çıkardı. Onur'un anında kaşları çatılmıştı, bu durumu gören genç kız açıklama gereği duydu;
"Çakal görmesin diye yoksa bu yüzüğü ömür boyu çıkarmam, asla!"

Onur kafa salladı ve kabinin kapısının yanına, duvara yaslandı. Doğanay, kapının kilidini çevirdi ve kapıyı açtı. Doğanay, kapıyı açtığında Onur kapının arkasında kalmış oldu. Çakal'ı göremese de sevdiği kızın Çakal'a bakan donuk suratını görüyordu.
Çakal Mustafa, Doğanay'ı gördüğünde bütün kızgınlığı gitmişti. Beyaz gelinlik ancak bu kadar yakışabilirdi bir genç kıza...


"Hayatımda gördüğüm en güzel gelin sensin..." diyen Çakal'ın sesiyle, Onur elini yumruk yapıp ısırmaya başladı. Şimdi çıksa ortaya, şu şerefsiz adamın ağzını yüzünü kırsa ne olurdu?
Olmazdı, yaptıkları plana sadık kalmalıydı. Eğer şimdi bütün her şeyi hiçe sayıp, hırsına yenilirse Doğanay'ı tamamen kaybedebilirdi. Bunu göze alabilir miydi? Asla!

"Tamam, sıkıldım artık bu alışverişlerden! Madem beğendin bu gelinliği alalım işte..."
"Alalım, müstakbel karım alalım..."
Doğanay gözlerini devirdi ve kabinin kapısını kapattı. Hiç beklemediği bir anda sırtı kabin kapısı ile buluştu. Onur hızla kabinin kapısını kilitledi ve iki kolu arasına Doğanay'ı hapsetti.
"Onur, ne yapıyor-" Onur, Doğanay'ın cümlesini dudaklarıyla bölmüştü. Doğanay, Onur'un kendisini hiç bu kadar sert öptüğünü hatırlamıyordu. Doğanay ellerini Onur'un göğsüne koydu ve onu kendinden biraz uzaklaştıracak şekilde itti.
"Onur... kendine gel!"

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin