41. Bölüm: KÜÇÜK BİR SÜRPRİZ!

14.1K 616 196
                                    

Bölüm Şarkısı:  Güliz Ayla - bahsetmem lazım (dinlemelisiniz bence gençler :) )

Multi: Onur ❤❤  (bir adam nasıl her haliyle karizma olurum cevabı mübarek ;) )


''Güzel bir gün nasıl hiç edilir..?''

Güzel bir gün, güzel bir sabaha gözlerimi açtım demek isterdim ancak bu yalan olurdu hem de en saçmasından!

Çünkü hayatımda güzel tek bir şey vardı; Onur... Hayatımın gerisi ise fiyasko! Dün gece Çakal'ın sözlerinden sonra telefonu yüzüne kapattım. Kendimi ne kadar kötü hissettiğimi anlatamam.

Sözleri midemi alt üst ederken kendimi banyoda kusarken buldum. Yediklerim midemi terk ettiğinde ayılmıştım. Sinirden bütün gece uyuyamamıştım.

Teyzem kahvaltı için fırına ekmek ve sıcak poğaça almaya gitmişti. Bende mutfakta elimi kesmemeye çalışarak salata yapıyordum. Tahtanın üzerine koyduğum domatesi keserken aklımda sadece Çakal'ı lime lime doğruyor olmak vardı.

Belime sarılan ve ağzıma kapatılan ellerle çırpınmaya başladım.
"Şşştt... benim güzelim," diyen Onur'un sesiyle korkum geçti. Kolları arasında çırpınmayı bırakıp ona doğru döndüm.

İki eli sıkıca belimi sarmıştı. Elimle çok sert olmayacak şekilde göğsüne vurdum;
"Ya, sen beni ne zaman korkutmaktan vazgeçeceksin acaba?" diye sordum.

Alnımdaki küçük dikiş izini öpüp bana sarıldı.
"Korkutmak istememiştim... küçük bir sürpriz yapmaktı amacım ama unuttuğum nokta şuydu; bizim hayatımızın her anı sürprizlerle dolu zaten güzel gözlüm..."

Kafamı Onur'un göğsüne yasladıktan sonra;
"Seni seviyorum... çok seviyorum! Bana gelen en büyük sürpriz sensin zaten," dedim.

"Sana aşık olmak ne bir seçenekti ne de bir seçim... Şu an kafanı koyduğun yerin içinde atan kalp sadece sana tekledi tıpkı şu an olduğu gibi. Sadece sen, hep sen ve tek sen..." dedi ve bir kez daha kalbimin ritmini bozdu bu sözlerle.

Kafamı göğsünden kaldırdı ve bende ellerimi onun boynuna sardım.
Sıcak ve nasırlı elleri yüzümü kavradığında avuç içlerini öptüm sırasıyla.

"Bunlar nasıl oldu?" diye sordum ellerini göstererek.
Yüzünde acı bir gülümseme oluştu;
"Çok çalıştım güzelim... çok çalışmak zorunda kaldım küçük yaşlardan beri," dedi.

"Neden ki?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Baba parası yemeği sevmediğimden ve babamla aramızın hiç iyi olmamasından dolayı parasını yemeği gururuma yediremedim bu sebeplerden dolayı da hep çalıştım, ne iş olursa..." dediğinde gözlerinde sanki geçmişi görür gibi olmuştum.

"Geçmiş, geçti biliyorsun değil mi?" diye sordum.
Yüzündeki gülümseme ile kafasını aşağı yukarı doğru salladı. Onur'un kendi gibi sivri olan burnundan öptüm.

"Buraya nasıl girdin sen bakayım?" diye sordu.

"Balkondan girdim, kapıdaki korumaların görmediği tek kör nokta burasıydı ve şansa da balkon kilitli değildi. Sahi neden değil? İki kadın burada yalnızsınız, kapılar her daim kilitli olmalı!" dedi hesap sorarak.

"Ay hava da mı almayalım Onur! Sonra da kilitlemeyi unutmuşuzdur işte." dedim kısaca ve gözlerimi devirdim.

"Gel buraya huysuz," dedi ve dudağımdan sıkıca öptü. Onur, belimin iki tarafındaki elleri beni iyice kavrayarak tezgahın üzerine oturttu. Şu an yaptığımın çok büyük bir günah olduğunu bildiğim halde yapmaya devam ediyordum. Hep filmlerde izlediğim ve kitaplarda okuduğum tezgahta öpüşme olayını gerçekleştiriyorduk ve benim aklımdaki tek şey tezgahta ekmek kırıntısı olup olmadığıydı(!)

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin