42. Bölüm: ÖZLEDİM!

14.2K 659 192
                                    


Bölüm Şarkısı: Nükleer başlıklı kız - son sözler  (güzel bir şarkı bence, dinleyin  ;) )

Multi: Eski bölümlerden bir kesit :)


''Özlemenin en iyi yanı kavuşma anını hayal etmektir...''

Odama çıkmış, banyoya girmiştim. Aynaya bakarak patlayan dudağımı temizledim. Babam bana ilk kez vurmuştu. Gururumun acısı, canımın acısından daha fazlaydı.

Lavabonun kenarına iki elimle tutunup yaslandım. Ne olacaktı şimdi? Onur daha hiçbir şey yapmamıştı Çakal'a karşı ve belki de hiç yapmaya niyeti yoktu. Beni dediği kadar çok seviyor muydu acaba?
Kafamı olumsuz anlamda salladım, Onur'dan şüphe etmenin sırası değildi.

Aklıma gelen düşünce ile hemen banyodan çıkıp aşağı kata koşmaya başladım, telefonum montumun cebinde kalmıştı ve Onur'a haber vermeliydim.
Ancak salona indiğimde babam benim telefonum ile konuşuyordu;

"...Bir daha sakın Doğanay'ı arama! Sakın!" diye bağırdığında kiminle konuştuğunu anlamak hiçte zor değildi.

"Baba, yapma..." dedim cılız bir sesle.

"Kızımı kullanarak da aldın nasıl olsa intikamını, şimdi ondan uzak durabilirsin! Bir aya kalmadan evli bir kadın olacak Doğanay ve evli bir kadının peşinde dolanmak racona ters! Bunu biliyor olman gerek!"

Onur ne dediyse, babam telefonumu duvara atıp parçaladı.
"Allah kahretsin!"

İki gün sonra;

ONUR

Bunu yapabilirdim, bunu sevdiğim kız için yapmalıydım. Lanet olsun! Ben her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamaya çalışırken bu olmamalıydı. Yağız baba öğrenmemeliydi, daha erkendi!

Yağız baba diyordum hala evet, çünkü gerçekleri Timuçin araştırarak bulmuştu. Bana pusu kuran, beni sırtımdan ölüme iten Yağız baba değilmiş, Çakal Mustafa'ymış.

Neden çok şaşırmadım acaba bu duruma? Çakal, her şeyi en başından planlayarak ilmek ilmek işlemiş. Benim güçlenmemi çekememesi yanında artı olarak Doğanay ile evlenmemi sağlayacak olan anlaşmayı öğrenip beni öldürmeye kalktı. Bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı; hem işlerin tüm kontrolü onda olacak hem de Doğanay'ı elde etmiş olacaktı.

Tek hesap etmediği şey, benim şu an yaşıyor olmamdı. Timuçin bana arkasını dönüp gitseydi belki de ölmüş olacaktım, şu an nefes alıyorsam bu bile onun sayesinde.
Ona olan borcumu nasıl öderim, hiçbir fikrim yok...

Bugün ve Doğanay'ı kollarımın arasına alacağım o güne kadar, altı yıl önceki hesaplar yeniden açılacaktı!

Eski hesaplar açılacak ve taş, taş üstünde kalmayacaktı.

İlk defa korkuyordum, hem de deli gibi...
Kendim için değil, Doğanay için. Onu kaybetmekten korkuyordum. Ya ellerimin arasından kayarsa ve ben onu tutamazsam? Bu düşünce beni kahretmeye yeter de artar bile!

Yağız baba, Doğanay'la beni öğrenince ne yapmıştı acaba? Ona zarar vermiş olma düşüncesi bile delirmem için sebepti! Ellerim titremeye, gözlerim sinirden yanmaya başlıyordu. Kötü şeyler olmuş olması ya da olacak olması beni, benden habersiz başka bir adama dönüştürüyordu.

Bir aya kalmadan Doğanay'ın, Çakal ile zorla evlendirileceğini duyduğumda sinirden gözüm hiçbir şeyi görmemişti. Doğanay benimdi, sadece benim! Büyük bir aşkla sevdiğim ve beni sevdiğine inandığım kızdı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin