22. Bölüm: BEBEK SEVDASI!

15.5K 689 155
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Kayahan- e bebeğim (bölüme en uygun şarkı buydu sanırım :) )

MULTİ: Doğanay ve Kerem Ali (tamamen temsili bir foto yoksa bebek yedi aylık yani ama fotodaki Doğanay :) )


''Geçmiş, an ve gelecek...''

DOĞANAY

Ben geçmişten geleceğe doğru düşünce yolcuğu yaparken kapım tıklatıldı. Anında panik yapıp, oturduğum koltuktan ayağa fırladım. Elimde sıkı sıkıya tuttuğum Onur'un kıyafetleriyle bir sağa bir sola gidiyor ve ne yapacağımı bilmiyordum.

''Doğanay, müsait misin?'' diye seslendi Timuçin.

''E-evet!'' diye bağırdım. Ah, salak kafam! Nerem müsait acaba! Timuçin kapıyı açmayı denedi ve başarısız oldu.

''Yani, aslında değilim. Giyiniyordum biraz bekle!'' diye bağırdım.

''Tamamdır.'' dedi. Rahatlayarak sesli bir nefes koyuverdim. Elimdeki Onur'un kıyafetlerini nereye sokacağımı bilmez halde bir süre odada dolandım. Yatağımın altına koyacaktım ama yatak baza çıktı! Lanet olsun ya!

Komodinin çekmecelerine de sığmadı. Odayı incelerken Timuçin seslendi;

''Sen bu kadar yavaş giyinmezdin, hayırdır?''

Yüzünü göremesem de şu anda tek kaşını kaldırmış olduğunu tahmin etmek hiçte zor değildi benim için. Bu düşüncem ile tebessüm ettim. Bu evdeki insanlara alışmak ile kalmıyor bir de onları tanımaya başlıyordum. Sanırım, ilk defa birilerini önyargısız bir şekilde tanımaya çalışıyordum; hem de içimden gelerek...

''Az kaldı!'' diye seslendim. Bu sırada salak kafama yanayım ben ya! Odada giysi dolabı var, neden daha önce aklıma gelmedi ki? Yakalanma hissi beynimi durdurmuştu resmen. Hemen dolaba güzelce tıkıştırdım elimdeki Onur'un kıyafetlerini. Dağılan tipimi de düzeltip kapının kilidi açmam ile Timuçin'in odaya dalması bir oldu.

''Neler karıştırıyorsun sen?!'' diye soruyla karışık parladığında kalakalmıştım.

''Hiç, hiçbir şey yani.. Ne karıştırabilirim ki,'' dediğimde bana ve odaya keskin bakışlar attı. Kafasındaki soru işaretlerini buradan görebiliyordum!

''Peki öyle olsun! haydi otur bakalım da dikişlerini çıkarayım,'' dediğinde hemen itaat edip yatağın ayak ucuna oturdum.

Bana şaşkınca bakarken mırıldandı;

''Bu işte bir şey var ya çözebilmiş değilim! Hayırlısı,'' dedi ve bilmiyorum dercesine alt dudağını sarkıttı.

''Hangi iş, o iş?'' dediğimde elindeki küçük doktor çantasıyla yanıma oturdu.

''Sensin o iş!'' dediğinde afalladım.

''Anlamadım?''

''Neden her dediğimizi ikiletmeden yapıyorsun? Bu eve geldiğinden beri kaçmaya da çalışmadın? Neden, hayırdır?'' diye sorduğunda ise ikinci kez afalladım. Benden sakince bir ay burada misafir gibi kalmamı isteyen onlar değilmiş gibi böyle bir şey demesi garibime gitmişti.

''Sen ve Onur böyle olsun istemediniz mi benden?'' dedim.

''Sen ne zamandan beri insanların isteklerini yapar oldun Doğanay?'' dedi. Artık bana hanım demiyordu daha samimi konuşuyordu ancak böyle laf sokması da hiç hoş değildi açıkçası!

''Ne demek istiyorsun? Daha doğrusu ne alıp veremediğin var benimle?'' diye sordum.

Elini, elimin üstüne koydu ve hafiften sıktı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin