43. Bölüm Part-1: NURSELİN!

11.8K 558 129
                                    

Bölüm şarkısı: AURORA - Runaway


''Çakal'ın kızı Nurselin...''

Her yeni gün, yeni bir umut demektir. Doğanay ve Onur içinde geçerli olacak mıydı, asıl soru buydu işte. Doğanay, odasındaki tekli koltukta oturmuş camdan arka bahçeyi izliyordu. Gözleri uzaklara dalmıştı, aklı ve kalbi ise hep Onur'daydı. Genç kız deliler gibi korkuyordu, Onur'u kaybetme düşüncesi bile irkilmesine sebep oluyordu. Doğanay'ın içindeki kötü hisler büyürken uzaktan uzağa kanın kokusunu almaya başlamıştı.

Kan dökülecekti, evet ama önemli olan kimin kanının döküleceğiydi...

Yağız Bey, genç kızın odasının kapısını hafifçe tıklattı ve içeri girdi; ''Doğanay, Mustafa ve kızı on beş dakikaya burada olurlar.'' dedi.

Doğanay, derin bir iç çekti; ''Ee, napayım yani? Halay falan mı çekmem lazım yoksa göbek atmam mı?!'' dedi bıkkınca.

''Benim sabrımı daha fazla zorlama! Yaptıklarını unutmadım, hemen hazırlan ve aşağıya gel! Önce hep beraber güzel bir kahvaltı yapacağız ardından da düğün alışverişine çıkılacak! '' dedi Yağız Bey sinirle ve odadan çıktı.

''Lanet olsun! O aptal gelinlik benim kefenim olacak ama bundan babamın haberi yok...''

Doğanay söylene söylene hazırlandı ve odasından çıktı. Aşağı kata inerken duyduğu Çakal'ın sesiyle geldiklerini anladı. Salona geçtiğinde ise kızın birinin boynuna atlaması ile kalakaldı. Nurselin, salona giren Doğanay'ı görür görmez boynuna atladı. Çakal Mustafa kızına evde esir hayatı yaşattığından Nurselin yalnız bir kızdı. Doğanay ile olacak evliliğini babasının yaşından dolayı istemese de evlerine bir can, bir nefes ve en önemlisi ise bir arkadaş girecekti. Bunlar Nurselin'i heyecanlandırmaya yeten sebeplerdi. Doğanay, birkaç sene önce bir yemekte tanıştığı kızı hayal meyal hatırlıyordu. Ancak aradan geçen yıllar Nurselin'e güzellik ve sevecenlik katmıştı. Nurselin on dokuz yaşında, içinde yaşadığı dünyaya rağmen hayata tozpembe bakan bir genç kızdı. Ve tabi ki masallara inanıp beyaz atlı prensini beklediği de açık bir gerçekti. Babasından aldığı mavi gözleri, babasının aksine sımsıcak bakıyordu.

''Doğanay, iyi olmana o kadar sevindim ki... Ben senin yanına gelmek istedim ama babam izin vermedi canım ancak şimdi gelebildim. O kötü adamlar sana zarar verecek diye çok korkmuştuk,'' dedi Nurselin. Doğanay, genç kızın bu masumluğuna alayla gülümsedi.

''Kötü adamlar derken? Kötü adamlar zaten hep içimizde Nurselin...'' dedi.

Doğanay'ın bu sözleri ile genç kıza tutkuyla bakan Çakal'ın gülüşü yüzünde dondu. Yağız Bey kızının patavatsızlıklarına alışkındı ama Nurselin ne diyeceğini şaşırmıştı. Doğanay göz ucuyla bile Çakal'a bakmadan sofraya oturdu. Diğerleri de sofradaki yerini aldığında kahvaltıya başladılar.

Batuhan, ''Günaydın hepinize!'' dedi ve Doğanay'ın yanağından öptükten sonra yanına oturdu. ''Günaydın abicim,'' dedi Doğanay abisine.

Nurselin ile Batuhan'ın karşılıklı oturduklarını gören Çakal'ın yüzünde sinsi bir gülüş oluştu. 'Neden olmasın?' diye içinden geçirdi. Bu konuyu daha önce de konuşmuşlardı Yağız Beyle. Doğanay ve Çakal evlendikten kısa bir süre sonra Batuhan ve Nurselin'i evlendireceklerdi. Damadı, en çok güvendiği adamın oğlu ve karısının eşi olacaktı. Şu durumda en önemlisi ise kızı Nurselin güvende olacaktı...

BÖLÜM SONU

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin