37. Bölüm: HAYATIMIN AŞKI!

17.8K 706 278
                                    

Bölüm Şarkısı: Ed Sheeran - give me love

Multi: Batuhan abi :)



''Öyle ya da böyle zaman geçiyor ama ben senden geçemiyorum...''

Bir ay sonra;

Poyraz ile yaptığımız konuşmanın üzerinden bir ay geçmişti, ona evet deseydim, resmen evden kaçmış ve şu anda onunla evli olmuş olacaktım. Çakal Mustafa derdi de kalmayacaktı! Ama kendimi kurtarmak için Poyraz'ı kullanıp, duyguları ile oynayamazdım. O günün akşamı eve geldiğimde babam korkmuştu, evden kaçtığımı sanmıştı. Belki de kaçmalıydım ama nereye kaçacaktım ki?

Selim ben varım demişti lakin o da kendine ve Selin'e yeni bir hayat kurma telaşındaydı, onları riske atamazdım. Kabuslarım ise geri dönmüştü. Her gece üst üste gördüğüm kabuslar tabi ki Çakal Mustafa ile ilgiliydi. Kabuslarımda bana dokunduğunu ve beni dudağımdan öptüğünü görüyordum. Aniden kan ter içerisinde uyanıp kabus olduğuna şükrettiğim şeyler gerçek olacak gibi duruyordu.

Babam ile adam akıllı konuşmuyordum. Ona çok kızgındım. Benim masumiyetimi Çakal için belgelemişti! Batuhan abim bana karşı o kadar ilgili ve iyi davranıyordu ki, Amerika'nın ona yaradığı belliydi. Yarım dönem kalan üniversite hayatıma devam etmem için abim, benim için babam ve Çakal'ı ikna etmişti. Evlilik işi başta olmak üzere nişan da dahil yaklaşık olarak altı ay kadar ertelenmişti. Bende elime geçen bu altı ay gibi süreçte Çakal Mustafa'dan kurtulmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım!

Onur'u deli gibi merak ediyordum ve sanırım özlüyordum. Ama azıcık, yani çok az anlamında olan azıcık...

Off, yine başladım saçmalamaya!

Babam, abim ve Çakal Mustafa bu akşam ki ihale yemeğine gittiler. Babam beni de götürme konusunda çok ısrarcıydı ancak inat ettim ve gitmedim. Onur da orada olacaktı ve onu görmeye hazır değildim. Hem de Çakal'ın kolundayken, asla!

İkili koltukta oturmuş kucağımda çeşit çeşit cips dolu bir kase, elimde ise kola vardı.

Televizyon açıktı ama ben ona bakmak yerine telefonuma internetten bulup, indirdiğim saygın iş adamı(!) Onur Sağlam'ın fotoğrafına bakıyordum.

İki farklı kişiydi aslında Onur...

Biri temiz iş adamı, kendine güvenen, yakışıklı ve iyi ruhlu Onur Sağlam; diğeri ise elini kana isteyerek sokmuş, bin bir farklı duyguyu barındıran gri-mavi gözleriyle bakan ve soğuk ruhlu Kılıç Aslan... Sorarım sana, bir bedene bu iki insanı nasıl sığdırdın ulan uyuz herif?!

"Flash Flash Flash... İhale yemeğindeki akıl almaz olay az sonra!" televizyondan gelen sesle oraya çevirdim kafamı. Hemen televizyonun sesini açtım ve beklemeye başladım. İhale yemeği diye bahsettiği bu akşam yemeği babamların ve Onur'un olduğu yemekti. Yemeğin amacı Onur ve şirketini tebrik etmek ayrıca yeni projeleri konuşmaktı. Yemeğe iş adamı adı altında sayısız güçlü insan ve ihale için birbiriyle yarışan diğer işadamları gitmişti. Ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. Bu ihale çok büyük ve kapsamlı olduğundan medyada oradaydı.

Kadın spiker haberi sunmaya başladı;
"... kapsamında olan bu geniş çaplı ihaleyi, öldüğü sanılan ancak hala yaşayan namı-değer Kılıç Aslan yani Onur Sağlam kazanmıştı. Bu akşam ki tebrik ve kutlama yemeğine anime şirketinin diğer ortakları ile katıldı. Otuz yaşında genç, yakışıklı ve başarılı iş adamının yanında bir bayanın olmaması ise dikkatlerden kaçmadı. Yemeğe ev sahipliği yapan Laz İsmail lakabı ile anılan İsmail Dönmez açılış konuşması yaparak Onur Sağlam'ı övgülere boğdu. Sıra Onur Bey'in konuşmasına geldiğinde olası muhtemel bile olmayan bir durum gerçekleşti. Onur Sağlam, kesin ve sert bir üslupla ihaleyi fes ettiğini açıkladı. Yemek alanındaki konuklar şaşkınlıklarını dile getirdiler. Emek ve çabaları sonucu kazandığı ihaleden Onur Sağlam'ı vazgeçiren unsur ne olabilirdi? Sizi yemek alanındaki gergin anları, yani Onur Sağlam'ın konuşması ile başbaşa bırakıyorum." dedi spiker ve ben çok şaşırmıştım. Bu ihaleyi kazanmak için her şeyi yapmıştı, beni kaçırmıştı ve şimdi vaz mı geçiyordu?

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin