3. Bölüm: BU DA NE DEMEK?

29.6K 1K 78
                                    

Bölüm şarkısı: Ed sheeran - kiss me :)


''Sırlar azizim, yorar adamı...''

POYRAZ

Selim, Doğanay konusunda ciddi olduğumu algılayınca hem rahatlamış hem de sıkıntıya düşmüştü.

''Ne oldu lan, kederlendin?'' bir derdi vardı belliydi. Bakışları acaba söylesem mi? Şeklindeydi.

''Şey abi ya...'' bu kadar kıvranması hayra alamet değildi. Selim düz bir insandı. Pat pat söylerdi her şeyi neden gerildiğini çözememiştim.

''Abine başlatma söyle hadi, çıkar ağzındaki baklayı!'' dedim. Derin bir nefes aldı.

''Doğanay neden sürekli sınıfta kalıyor, okulu uzatıyor biliyor musun?'' diye sordu. Evet bir de bu mevzu vardı ve ben tamamen bu konuya fransızdım. Doğanay'a sorduğumda 'canım istiyor, ay bak üniversite ne güzel!' diyerek beni geçiştiriyordu.

Şu anda fark ettim de beni geçiştirmesine izin veriyormuşum meğer. Hiç gerçek anlamda onu sorguya çekmemiştim bu konuda. Belki de benim de hoşuma gitmişti öğrenci kalmak bilmiyorum. Selim'e dürüstçe cevap verdim.

''Aslında hayır...'' kendime itiraf ettiğim gerçekler mal mal sırıtıp devam ettim.

''...Beni geçiştirmesine izin vermişim demek ki bunca zaman'' dedim.

''Öğreneceklerin hoşuna gitmeyecek!'' dedi. Böyle yaparak beni daha çok meraklandırdığını biri bu çocuğa söyleyebilir mi acaba?

''Eğer söylersen buna ben karar verebilirim koçum!'' dedim kendimden emin bir şekilde. Derin bir nefes alıp verdi tek seferde söyleyecekti anlamıştım. Çünkü biz ne zaman bize ağır gelecek bir konu olsa tek seferde söyleyip rahatlardık.

''Doğanay okulu uzatıyor çünkü ...'' derin bir nefes daha aldı ve bende artık tamamen gerilmiştim.

''Çünkü ne?''

''...çünkü Yağız amca okul bitince Doğanay'ı Çakal'la evlendirecek,'' duyduklarımı sindiremiyordum bir türlü. Nasıl olurda bunu benden saklarlardı ha? Selim ve Doğanay'ın benden bir şeyler sakladığını biliyordum ancak böyle bir şey aklıma bile gelmemişti. Doğanay benden böyle bir şeyi nasıl saklardı? Peki ya ben aynı evin içinde nasıl farkına varamazdım? Sesimi kontrol edememiştim yüksek çıkmıştı.

''Olmaz, olamaz O angutla evlenemez!'' dedim. Selim ayağa kalkarak yanıma geldi.

''Bağırma duyacaklar!'' sanırım şimdi yakaya yapışma sırası bendeydi. Selim'in yakasına yapıştım.

''Ne zaman söyleyecektiniz lan? Ne zaman ha ne zaman? Düğün günü mü?''

''Abi bir sakin ol ya, benim bir suçum yok Doğanay sana söylemek istemedi.''

''Neden ha, neden?'' yakalarını benden kurtarıp beni omuzlarımdan itti.

''Neden olacak ya senin yüzünden! Söylesene tutup elinden götürebilecek miydin onu ha? Şimdi ahkâm kesmesi kolay değil mi? Sen iki gün önceye kadar 'Doğanay benim kardeşim' diye gez ortalıkta şimdi de hesap sor olacak iş mi bu? '' diye püskürdü.

Haklıydı, ne yazık ki doğruyu söylüyordu. Doğrular bu kadar mı ağır gelirdi insana? Bana geliyordu, doğruların ağırlığı altında eziliyordum. Benim konuşmayacağımı anlayınca devam etti.

''Ben çok mu meraklıyım sanıyorsun kardeşimi, Doğanay'ı ya, o Çakal denen yaşlı kurtla evlendirmeye? Yağız amca böyle uygun görmüş ve Doğanay da okulu uzatarak belli bir süre daha evlilikten kaçma peşinde. Sana söylemedi çünkü söyleyemedi. Tepkin onu korkuttu bence. Mesela; 'A hayırlı olsun evleniyormuşsun kardeşim,' deme ihtimalin bile korkunç gelmiş olmalı. Ama senin de bildiğin gibi Doğanay kapalı kutu!''

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin