18. Bölüm: SENİ, SENDEN DAHA İYİ TANIYORUM!

15.1K 659 83
                                    

Bölüm Şarkısı: Göksel - Denize Bıraksam

Multi: Onur ve kasları :)


''Birini tanımak, hikayesini anlamakla olur.''

DOĞANAY

Banyo kapısının ikinci kez tıklatılması ile kulağımı kapıdan çektim. Ne yapacaktım şimdi; ya gelen Onur'sa? Böyle hiçbir tarafımı adam akıllı kapamayan küçük bir el havlusuyla kalakalmıştım. Kaş yapayım derken göz çıkarmak lafı da tam şu an için söylenmiş olsa gerek! Tabi bende ki durum şuydu; temizleneyim derken namustan olmak! Ellerimi hava dua eder gibi kaldırıp;

' Allah'ım sana söz bu durumdan kurtulayım ki; Selim'in sözlerini hiç kesmeden dinleyeceğim ve ne kadar saçmalasa da ona iyi davranacağım, AMİN,' dedim kendi duyabileceğim bir ses tonuyla.

Ay, ben ses etmeyince kapıyı zorladı. Ne yapacağım ben şimdi? Zaten banyosuna kendi isteğimle daldım, bir de karşısına böyle çıkarsam bu resmen tilkinin aklına karpuz kabuğu sokmak ya!

Bir de adama o kadar atarlandım 'aşağılayabileceğin kadınlardan değilim ben!' diye, ama dakikasında sinirle yarı çıplak bir adamın önünde gömleğimi çıkarıp banyosuna daldım. Ben gerçekten çok dengeli bir insanım ya!

Ne dediğimle yaptığım tutuyor ne de yaptığımla dediğim...

''Doğanay, kızım benim Sevgi Teyzen aç kapıyı kuzum,'' dedi kapının ardından gelen sesin sahibi. 'Teyze mi?' bir teyze skandalını daha kaldırabileceğimi sanmıyorum ama sesi de tanıdık geliyor be!

''Erkek var mı odada?'' diye bağırdım.

''Yok kızım, yok.'' dedi ve kıkırdadı. Ay çattım valla ya bir akıllı yok mu evde acaba? Kadını sesinden tanıdım; daha doğrusu kıkırtısından, bu eve Onur'un kucağında gelip tartışırken bize gülüp kıkırdamıştı ve evde ev işlerine yardımcı olan orta yaşlı tonton teyzeydi bu.

''Ben sana kıyafet bıraktım kuzum, giyin aşağı kata gel kahvaltın hazır,'' dedi.

'Kahvaltı!' lafını duyan midem açlıkla, gür bir şekilde guruldadı. O an için teyzenin beni görmemiş olmasına sevindim ve utangaçça –ki hiç bana göre değil, nereden çıktı bu şimdi?- ;

''Peki,'' dedim. Kapının açılıp kapanma sesi gelince kilidi açtım ve banyodan çıktım. Odayı gözlerimle taradım, boştu.

''Ohh,'' diye derin bir nefes koyuverdim. Yatağın kenarına ilerleyerek benim için bırakılan eşyalara baktım. İlk olarak elime bana en az üç beden büyük olacak olan gri bir tişört geldi; sade bir tişörttü üzerinde füme rengi kocaman bir çarpı işareti vardı ve ek olarak bir süsü yoktu. Tahminimce Onur'undu ama giyecektim bana ne ya! Hem bana bırakılmıştı giymem için.

Hemen yanındaki diz kapaklarıma kadar gelen siyah taytı elime aldım, tişörtün aksine vücut hatlarımı saracak bir şeydi. Ama Allah'tan tişört uzundu. İyice kurulanarak bana bırakılan iç çamaşır setini giydim, sonra taytı en son ise tişörtü giydim. Tayt çok dardı ama tişört o kadar genişti ki kalçalarımdan iki karış aşağıya kadar kapatıyordu ve rahattı. Benim için bırakılan gri kes çorabı ile siyah vansları da ayağıma geçirdim. Ayak numaramı bile biliyor olmaları beni dehşete düşürüyordu.

Sabahtan beri aceleci davrandığımdan dün incinen sağ ayak bileğimin sızısı artmıştı. Saçımdaki havluyla iyice saçlarımı kurutmaya çabaladım sonra pes ettim. Saçlarımın önden bir kısmını alarak salaş bir şekilde topladım, saçlarım arkamda açıktı ve böylece kuruyabilirlerdi hava da sıcaktı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin