Minho:
"Pst Lino, neden bu kadar geciktin sen? Hiç huyun değildir. "
Diye sordu Seungmin.
"Otobüs ve salak şoförü yüzünden. Bunağın teki işte ne olucak. Neyse boş verin beni, peki sen Hyunjin? Sende asla erken gelmezdin. "
"Orası sizi ilgilendirmiyor. "
"Kesin sevgili falan yaptı. "
Dedi Jeongin arkadan.
"Sen sus Jeongin! "
"Kesin bu yüzden erken gelmiyordun, erken gelince daha da çekilmez oluyorsun. "
Hyunjin göz devirip yanımızdan ayrıldı.
"Ohh, sabah enerjimi de aldığıma göre kantine gidebilirim. Bir şey istiyor musunuz? "
"Bana meyva alsan iyi olur. "
"Sen istemeseydin olmazdı zaten Changbin."
O da sınıftan hızla çıktı.
"Bu gün de herkes bir gergin."
"Boşver, eee senin şu kız ne oldu? "
"Ne kızı? "
"Off, anlamamazlıktan gelme Lino, geçen takıldığın sarı saçlı biri vardı ya. Peşinden kene gibi ayrılmıyordu."
"İşte dediğin gibi, peşimden kene gibi ayrılmıyordu. "
"İsmi neydı ki? "
"Ne bileyim ben?"
"Yuh ama Minho! O kadar takıldın, insan o kadar takılınca ismini bilir en azından! "
"Ufff, ismi veya kim olduğu umrumda mıydı sence? Sarı fetnan'dan ibaretti."
"Hiç mi sevmedin ya?! "
"Hayır Chris sevmedim! Daha ismini bile hatırlamıyorsam düşün ne kadar umrumda olduğunu! "
"Varya sen değer diye bir şey bilmiyorsun. "
"Olabilir."
"Saf odunsun var ya! Saf odun! "
"Öyleysem de öyleyim. "
Bangchan bana sinirle baktı.
"Neyse bak ben ne diyeceğim, sana sevgili bulayım mı? "
"Sussana sen! İşim gücüm yok birde sevgili denen o şırfıntıyla mı uğraşıcağım?! Yapma ya! "
"Bak çok erken konuşuyorsun. "
Düşünür gibi yaptı.
"Kız yerine erke-"
"Anladım Chris, sen bu gün de beni rahat bırakmayacaksın. Gideyim en iyisi. "
Bangchan'ın arkamdan dediği şeylere aldırmadan sınıftan çıktım. Bu devirde sevgilinizin olmaması sizin için depresyon trenine bilet falan mıydı yoksa? Herkesin sevgilisi var ama ne kadar tiksindirici göründüklerinden haberleri yok.
Bahçeye biraz hava almak için çıktım. Herkes daha yeni geliyordu. Oflayarak etrafa göz gezdirdim. Bekle, az ilerde ne oluyor? Ayh yine Ivan iti birisiyle uğraşıyor.
Bilinmedik durum değil."Böyle bir eziksin işte s-"
Yüzüne yediği yumruk'dan dolayı yere acıyla yığıldı.
"N'apıyorsun lan sen?! "
Yanağını tutarak karşıma dikilmişti.
"Ağzının payını veriyorum Ivan! Keşke okulda olmasaydık da şu demiri ağzından sokup başka bir yerinden çıkartsaydım!"
Ivan dudağının kanadığını daha yeni fark etmişti.
"Ah, ananı sikeyim Minjo! "
"Minho"
Diye düzelttim. Küfür edecekse de doğru düzgün etsin.
"Ayrıca sikin o kadar büyükse git de sik.Daha onu bile yapamazsın ki aptal.Şimdi gidecek misin, yoksa bir yumruk da diğer yanağına mı yemek istersin? "
"Oğlum bak, seni doğduğuna pişman etmezsem bende Ivan değilim Minjo! "
"Minjo değil gerizekalı, Minho. "
"Ne fark eder? İkisi de hayatımda duyduğum en boş isim. "
Sinirle küfrederek okul binasına yöneldi. Bende böylece bize şaşkınca bakan çocuğun yanına gitmiş oldum.
"İyi mi-"
Yeni bakınca onu anca tanımıştım.
"Sen otobüsteki çocuk değil misin? "
"Hangi çocuk? "
Dedi zorla.
"Hani bütün koltuğa yayılan çocuk. "
Ağzında bir şeyler geveledi.
"Sanırım, ama bütün koltuğa falan yayılmamıştım. "
"O zaman neden oturacak bir yer yoktu? "
Dedim alayla.
"O da senin sorunun. "
Çantasını da alıp gitti.
"İnsan bir teşekkür eder! "
"Sağol! "
Diye seslendi. Sanki içten içe küfretmiş gibi bir tonla söylemişti.
"Aptal... "
Diye söylendim sinirle. Kendini ne sanıyor bu çocuk?!
Hızlı adımlarla arkasından ilerleyip ona yetişmeye çalıştım.
"Sen kendinde olduğuna emin misin?! "
"Hiç olmadığım kadar eminim! Teşekkürümü de ettim işte. Daha ne istiyorsun?! Yanağından öpmemi falan
mı?! ""İğrençleşme istersen çocuk! Ne öpmesi?! Derdim bu mu sence?! "
"Öncelikle benim bir ismim var: Jisung, şimdi peşimden gelmeyi bırakıcak mısın, yoksa illa bağırmam mı gerekiyor?! "
Söylediklerini şaşkınlık içinde dinledim. Deli midir nedir! Derin bir nefes aldım.
"Tamam Jisung, şu öpme meselesini unut ilk önce. Sadece doğru düzgün bir şekilde teşekkür etmeni bekliyorum. "
"Ettim ya! "
"Ettin etmesine ama sanki söylerken küfrediyor gibiydin! Yanlış anlamışsındır falan deme sakın! "
"Belki de öyle anlaman gerekmiştir ukala! "
Sertçe tuttuğum kolunu çekip defolup gittiğinde burnumdan soluyordum âdeta.
*Ukala mı dedi o? *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomanceOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...