11.Bölüm

42 5 11
                                    

Minho:

Gözlerimi açtığımda yanı başımda beni izleyen bir yüz ile karşılaşmıştım.

"Hyunjin?! "

Korkuyla yerimden sıçradım.

"Senin burada ne işin var?! "

"O kadar aradım, cevap vermezsen bende yanında biterim. Sana söylemiştim. "

"Nasıl girdin? "

"Yedek anahtar yaptırdım. "

Cebinden anahtarı çıkartıp parmağında salladı.

"Ee, şu idda nasıl gidiyor? "

"Changbin ve Chris den bir hafta daha istedim. Bu kadar. "

"O zaman sormadım ama, Jisung denilen çocuğu idda için mi getirdin bara? Yani zaman geçirip kaynaşmak için mi? "

"İnan bende bilmiyorum- "

"Salaksın çünkü. "

Bunu der demez ne dediğinin farkına varıp yataktan hızla kalktı.

"Diyene bak... "

Dedim yorgunlukla. Onunla şimdi uğraşamam, inanın değmez.

"Sadece bunu sormak için mi geldin yoksa beni sapık gibi izlemek gibi başka amaçların mı vardı? "

Yatakta doğrulup gözümü ovaladım.

"Saçmalama."

Dedi.

"Ama çok istersen neden olmasın? "

Ona 'Sen cidden malsın' dercesine baktım. Yine kafa buluyor işte...

"Neyse kalk hadi şu yataktan. Bitirmen gereken bir iddan var. "

Beni neden bu kadar kafasına taktı şimdi? Normalde yanında ölsem 'Numara yapıyor. '
Falan der.

"Tamam anladım ben seni. Ne istiyorsun? "

"Nasıl ne istiyorum? "

"Benimle hiç böyle haşır neşir değilsindir. Olma zaten. "

Göz devirdi.

"Benide Jisung'un yanına gittiğinde götür istiyorum. "

"Hayır."

"Lütfen! "

"Hayır."

"Lütfen! "

"Hayır."

"Götürsen ölür müsün?! "

"Evet, o yüzden HAYIR. "

"Çok inatçısın! "

"Sende öyle. Gidecek misin? "

"Asla, ama seninle Jisung'un evine gideceğim. "

Dedi kendinden eminmişçesine.

"O zaman baya bir beklemen gerekecek."

"Neden? "

"Çünkü bu aralar gitmeyi düşünmüyorum. "

Bana garip garip baktı.

"Ciddi misin sen? Hiç senlik bir hareket değil. Sonunda bizimkilerin saçını boyatmak gibi birşey varsa asla o kişinin yanından ayrılmazdın. "

"Ne bileyim ben ya... Halim yok, hem Jisung da hasta. O yüzdendir. "

"Hasta diyorsun işte! Tam da yanında olman gereken an! "

"O halde git sen yanında ol çok ihtiyacı var diyorsan. "

Yataktan zorla kalktım.

"Acaba sana da mı bulaşmış? "

"Ne? "

"Ne olabilir sence? Jisung hastaymış ya, sana da bulaşmış olabilir diyorum. "

Sırıtmaya başladı.

"Sana bulaşıcak kadar ne yaptın-"

"Ukala! "

Dedim ona vurarak.

"Sabah sabah beni sınamaya mı geldin sen ya?! "

"Bilmem, canım sıkılınca senin de canını sıkıyorum. Hoşuma gidiyor. "

"Delisin sen... "

"Belki. Hadi gitmiyor muyuz? "

"Bu gün gitmeyi düşünmüyorum demiştim Hyunjin. "

Dedim ve odadan çıktım. Ama hâlâ arkamdan bır bır bır konuşarak geliyordu.

"Emin misin? "

"Evet."

"Bak sonra gidelim falan dersen gelmem. "

"Ne güzel. "

Mutfağa gidip bir bardağa su doldurdum. Bu aptal ile konuşurken boğazım kurumuştu.

"Gidiyorum ben o zaman. "

"Tamam."

"Kal dersen kalırı-"

"Bay bay Hyunjin. "

En sonunda söylenerek evden çıktığında derin bir oh çektim. O sırada yanıma Dori, Sonnie ve Doongie geldi, dün erken yattığımdan mamalarını koymayı unutmuştum. Raflardan çıkartıp buzdolabının yanındaki kaplarına doldurur doldurmaz başına üşüşmüşlerdi. Bende böylece telefonumu da alıp bahçeye çıktım. Yeni gelen mesajların arasında Jisung'un- kine tıkladım. 'İyiyim, sadece başım ağrıyor.'
Yazmıştı cevap olarak. 'Çok mu ağrıyor? ' Bir-iki dakika sonra görmüştü.Ve evet, ben o iki dakika boyunca yazmasını öylece beklemiştim. 'Fazla değil, hap aldım zaten. Endişelenme. ' Yüzümde minik bir tebessüm ile telefonu cebime geri koydum.








The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin