Jisung:
Akşam olduğunda Minho'nun kanepesinde kedileri ile oturmuş film izliyorduk. Fakat ben filme bir türlü odaklanamıyordum çünkü Minho bana sokulmuş filmi izlememe engel oluyordu.
"Minho acaba sen kedilerinle takıla takıla onlara mı benzemeye başladın? "
"Neden ki? "
"Bir kedi gibi davranıyorsun çünkü. "
Bakışlarını benden alıp televizyona çevirdi.
"Olabilir."
Dedi sırıtarak.
"Hoşuna mı gitti? "
Bunun üzerine sessiz kalmayı tercih etmiştim. Yoksa saçma bir şekilde konunun uzayacağını biliyordum.
"Bende öyle düşünmüştüm. "
Dedi en sonunda.
"Ben gitsem iyi olur. "
Diyerek yanından kalktım.
"Nedenmiş o,utandın mı yoksa? "
"Ne utanması, sadece uykum geldi ve oldukça geç oldu. "
"Pekala."
O da yerinden kalktı.
"Ben bırakayım ister misin? "
"Sağol ama kendim giderim. Görüşürüz. "
Minho benimle kapıya kadar gelmeden önce dudağıma bir öpücük kondurdu.
~~
Seungmin:
"Şaka yapıyorsun! "
"Sonra ne dedi asla tahmin edemezsin! Neymiş, arkadaş çevremi iyi seçemiyormuşum, o yüzden böyle oluyormuş. "
"Affedersin ama senin kuzenin çok aptal. Ona ne senin arkadaş çevrenden! "
Kahvemden bir yudum alıp Jeongin'e geri döndüm.
"Hem bizim neyimiz varmış? Ayı tanıtıyor sanki davar! "
Jeongin bana garip garip bakmak ile yetindi.
"Yani siz de o kadar normal değilsiniz. Ama bu yönünüz güzel zaten. "
"Siz derken? Sen çok mu normalsin? "
"Tabi canım. "
Derken yanımda oturmakta olan Bangchan bu muhabbet'den sıkılmış olucak ki derin bir "of " çekti.
"Artık Jeongin in aptal kuzenini konuşmasanız mı diyorum. Çünkü bana bunalma geldi! "
"İyi tamam be. "
"Bu arada Changbin neden gelmedi? Seninle gelicek diye biliyordum Jeongin. "
"Zaten gelecekti fakat son anda bir işinin çıktığını sonra geleceğini söyledi. "
"Peki o zaman. "
Derken kapı açıldı ve içeriye Changbin girdi. Kendine bir kahve aldıktan sonra da yanımıza geldi.
"Bensiz sohbete başlamadınız umarım. "
Dedi Jeongin'in yanına otururken.
"Merak etme, asıl konuya gelmedik. "
Bangchan'ın bunu demesi ile bütün gözler ona dönmüştü.
"Sizde illa fark etmişsinizdir, Minho ve Jisung şu aralar fazla yakın değiller mi? Hem şu iddia meselesi de bitti. Neden bu kadar dib dibeler anlamıyorum. "
Bangchan'ın bu kadar haklı olması bana garip gelirken bir yandan da mantıklı konuşuyordu. Evet, iddia da bittiğine göre bu kadar yakın olmalarına gerek yoktu, ama öyleydiler.
"Aman sizde saçmaladınız iyice! Belki yakın arkadaş olmuşlardır. Nereden bilebilirsiniz ki? "
"Umarım, çünkü bunun tek mantıklı açıklaması yakın arkadaş olmaları."
"O halde arasana sen şu Jisung'u. Ne yapıyorlar öğrenelim de aklımız kalmasın."
Diyerek beni gösterdi Changbin.
"Yok ya, aramayalım. Belki müsait deği-"
"Seung sana ne oldu tanrı aşkına? Sen asla bunları düşünmezdin. Ara şimdi şu
çocuğu. "En sonunda pes ederek cebimden telefonumu çıkarttım ve Jisung'un numarasına basıp açmasını bekledim. Bunlar olurken masadaki herkes bana dikkat kesilmişti.
Yaklaşık bir dakika boyunca çaldırıp durdum fakat açmadı. Telefonunu neden sessize aldığını bir türlü anlamıyordum.
"Neden açmıyor bu? "
"Ne bileyim ben. Telefonunu sessize almış. "
"İyi, Minho'yu ara o zaman. "
"Tamam."
Bu sefer de Minho'nun numarasına tıkladım. Ve beklediğim gibi ikinci çaldırışımda telefonu açtı.
"Alo, Minho. "
"Seung? N'oldu hiç aramazdın sen. "
"Aa aşk olsun ama! Neyse, Jisung'u aradık ama açmadı. Bende seni arıyım dedim. "
"Neden açmadı ki? "
"Ne bileyim ben ya, telefonunu sessize almış. "
"Anladım. Neden aramıştın ki sen? "
"Hiç, sadece iyi misin diye sorucaktım. Merak ettim yani. "
"Tamam bide ben arıyım isters-"
"Gerek yok. Neyse kapatayım ben artık. Görüşürüz. "
Telefonu kapatıp masaya koydum.
"Ee yani? Ne halt oldu şimdi? "
"Hiçbirşey, bekleyeceğiz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomanceOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...