50.Bölüm

15 3 13
                                    

Jisung:

Okul bitişinde Minho beni kendi evine getirmişti.

"Yanlış hatırlamıyorsam sana bira sözüm vardı. "

Dedi buzdolabından çıkardığı bira şişesini önüme koyarken.

"Önemli değil, şu an hiç içesim yok..."

"Yapma böyle minik sincap,biraz kafa dağıtmaya ihtiyacın var. "

"Neden bunları düşünüyorsun? "

"Çünkü bugün öğrendiklerin senin kaldıramayacağın boyutta. "

Dedikleri karşısında ona sertçe baktım. Aslında haklıydı fakat ben bunu kabullenmek istemiyordum işte. Bütün okulun sevgili olduğumuzu bildiğini kabullenemiyordum.

"İyi tamam... Ama sadece bir kadeh içerim. "

"Kendini bir kadeh ile sınırlama bence. "

~~

Yaklaşık yarım saat sonra Minho'nun ısrarı ile bir kadeh daha içmiştim. En azından kendimi kafayı bulmuş gibi hissetmiyordum. Hatta daha iyi sayılırdım.

"Aslında düşündüğümden daha iyi geldi. Haklıymışsın. "

"Elbette haklıydım. Biraz beni dinle. "

"Aman hemen de gaza gelme. "

Elindeki bardağı bırakıp bana döndü.

"Hâlâ öylece oturmaktan yana mısın? "

"Başka ne yapabilirim ki? "

Yavaşça bana yaklaşmaya başlayınca kalbim ağzımda atmaya başlamıştı âdeta.

"Minho aklında ne var? "

"Cidden bilmek istediğini sanmıyorum. "

Sırıttıktan sonra yavaşça boynumu öpmeye başladı. İlk başta hoşuma gitse de sonrasında canımı acıtmaya başlamıştı.

"Minho biraz fazla sert davranıyorsun, daha yavaş olmazsan boynumun her yeri ısırık izi olucak... "

"Benim istediğim de o zaten. Ama canının acımasına alışman gerekecek. "

"Bu geceden mi bahsediyorsun? "

"Seninle olduğum her saniyeden bahsetmek isterdim fakat daha hazır değilsin. "

~~

Bütün bunlardan sonra sakinleşmek uğruna Minho bir kadeh daha içti.

"Fazla içmedin mi? Hadi bırak da biraz konuşalım. "

Minho bir kadeh içeceğim diyerekten önceden içtiği dört kadehin üzerine beş tane daha içmişti.

"Alakası bile yok... "

"Sen öyle diyorsan..."

Bir ara elindeki kadehi bırakarak bana bakmaya başladı.

"N'oldu? "

Fakat bana cevap vermek yerine pis pis sırıtmayı seçmişti.

"Minho kendinde misin sen? "

Yine hiçbir şey söylemedi.

"Pekala... Ben gitsem iyi olucak. "

Yavaşça sandalyemden kalkıp koltukta duran çantamı aldım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım.

"Hey, bir saniye! "

Sesi umursamayarak adımlarımı hızlandırdım. Derken Minho'nun beni kolundan tutup çekmesi ile ne olduğunu anlayamadan öylece kalakalmıştım.

"Delirdin mi sen? Bıraksana, eve
gideceğim! "

"Sanmam. O kadar içtikten sonra cidden gidecek misin? "

"Aynen öyle yapacağım! "

Fakat o beni dinlemeden kendine doğru çekerek dudaklarıma yapışmıştı. Bileklerimi alkolün etkisiyle o kadar sıkı tutuyordu ki ondan uzaklaşamıyordum bile. En sonunda ayrıldığımızda nefes nefese Minho'ya baktım.

"Şimdi gidebilir miyim? "

Ellerini belime koyarak aramızdaki mesafayi kapattı.

"Hiç sanmıyorum, daha yapacağımız onca şey var. "















The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin