32.Bölüm

18 5 10
                                    

Minho:

Jisung gülümseyerek mutfağa gittiğinde bende onu takip ettim.

"Ne yapmayı planlıyorsun? "

Dedim tezgaha yaslanarak.

"Myeongdang, sever misin? "

"Hiç yememiştim. "

"Nasıl ya? Çok meşhur bir yemektir oysaki. "

Dolaptan malzemeleri çıkartırken bende onu izliyordum. Bir anda aklıma saçma sapan şeyler gelmeye başladı. Jisung bilmese de şu an onunla yalandan sevgili olmam gerekiyordu, ama bunu da başaramamış gibi görünüyordum. Ona gerçekten aşık olma düşüncesi tüylerimin kalkmasına yetiyordu. Beni korkutan şey ise daha demin onu kavrayıp da söylediklerim planlanmış değildi. Yani o an söyleyivermiştim. Romantik bir aşk böceğine dönüşmek neredeyse bir kabus gibiydi benim için.

Onu izlerken dalıp gitmiştim ve bunu, bana seslenmesi ile anlamıştım.

"Hayatım orada durmuş bir saattir neye bakıyorsun sen? "

"Hiiiç, yardım ediyim m-"

"Gerek yok. Pişmesi gerekiyor artık. "

"Sen öyle diyorsan. "

Son bir kez ocağı kontrol edip yanıma geldi.

"İyi misin? Rengin solmuş gibi. "

"Biraz hastayım da, ondandır. "

Tabiki gidip çocuğa normalde seninle bir iddia için beraber oldum ama cidden aramızda bir elektriklenme olursa diye korkuyorum diyemezdim.

"Hm, o zaman gece yapıcaklarımız için hâlin yoktur şimdi senin. "

"Hayır. O kadar da hasta değilim, grip olmuşum bu kadar. "

"Peki. Aslında ben bunun için hâlâ hazır olduğumu düşünmüyorum ama... Daha dün demiştim erken diye. "

"Boşversene, hazır değilim diye sızlanırsan tabiki de olamazsın. "

"Tabi sen iyi biliyorsun, kim bilir bu kaçıncın olur. "

"Saçmalama-"

"Şaka yapıyorum merak etme. Dediğin gibi hazır değilim diye sızlanırsam asla hazır olamayacağımı biliyorum. Fakat öyle olduğumu hissettiğim hatta öyle olduğuna emin olduğum için söylüyorum... "

"Çok affedersin ama denemeden nasıl biliyorsun? "

"Biliyorum işte. "

"Of, bak bu sefer söz verdin. Kaçmak yok, o zamana kadar kendini nasıl hazırlarsan hazırla. "

"Delirdin mi? İlla yapmak zorunda mıyız? "

"Sevgili isek öpüşmekten ileriye geçmeliyiz bence. "

Cevap vermek için ağzını açtı ama hiçbir şey söyleyemedi. Çünkü o da doğru söylediğimi biliyordu.

"Ama ben korkuyorum... "

"Neyden? "

"Senden, o an canımı ne kadar çok acıtacağın geliyor aklıma... "

Dedikleri karşısında belli etmesem de şoka uğramıştım. Benden mi korkuyordu cidden?

"Merak etme, ben seni hazırlarım. Bir andan sonra canını acıtacağını düşündüğün yer için sabırsızlanıyor olucaksın. Hoşuna gidecek."

"Sen ciddi misin? "

"Bazen bana hiç güvenmediğini düşünüyorum. "

Ona sarıldım fakat bu sefer farklı bir amaç içindi. Jisung farkına varmadan boynuna küçük öpücükler kondurdum. O ise anında titreyerek geri çekilmişti.

"Ne yaptın sen?! "

"Boynunu öptüm? "

"Öyle mi, ben çok garip hissettim ama... "

"Ah, senle işimiz gerçekten de zor Jisung. İlk defa biri boynunu öptüğü için öyle hissetmişsindir. "

"Garip bir şekilde hem hoşuma gitti, hem de irkildim..."

"Sana hoşuna gideceğini söylemiştim. "

Tekrardan ona yaklaştım.

"Daha devam edelim mi,yoksa-"

"Evet, lütfen. "

Sonunda bu akşam söylediği bir şey dikkatimi çekmişti. Tekrardan boynuna yaklaşıp öpücük izleri bırakmaya başladım. Ve bunların hepsi bir anda kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmeye başlamıştı.

Canı yanmasın diye küçük küçük öpmeye çalışıyordum. Ama kendimi kontrol edemediğim bir anda sertçe öpünce anında inlemişti. O geri çekilmeyince veya herhangi bir şey yapmayınca hoşuna gittiğini anlayıp umursamamıştım. Derken mutfaktan bir yanık kokusu gelmeye başladı. Jisung oflayarak geri çekildiğinde ne olduğunu anlamış ve hızla mutfağa koşmuştu. Tahmin ettiğimiz gibi Myeongdang kapkara olmuş, yanmıştı.

Jisung üzüntülü bir ses ile inledi.

"İki dakika ilişkimizi yaşamak bile yasak bize... "

Diye söylendi oturduğu yerden.

"Dertlenme bu kadar minik sincap, alt tarafı bir yemek. "











The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin