Sinemadan çıktıklarında Minho Jisung'un elini tuttu.
"Evine gidecek miyiz, yoksa başka bir yere gitmek ister misin? "
"Eve gi-"
Bir anda şaşkınlık içinde kalakaldı.
"Jisung? N'oldu? "
Minho da onun baktığı yere döndü. Ivan bir kaç kişi ile sinema salonundan çıkıyordu.
"Ne işi var o ayının burada? "
"O da izlemeye gelmiş işte. Hadi bizi görmeden gidelim..."
"Görse ne olur? "
"Çok soru soruyorsun. "
Minho'nun elini bırakmadan yürümeye başladı.
~~
Evin yolunda ilerlerken Jisung'un morali iyice düşmüştü. Derken arkalarından bir ses geldi.
"Hey, ezik! Kendine bir sevgili mi buldun?"
Minho sinirle oraya döndü.
"Bizi takip ettiğini düşünmeye başladım Ivan."
"Alakasız, bir arkadaşım burada oturuyor. Bende ona gidiyordum ve birde ne göreyim, bizim ezik sevgilisi ile el ele yürüyüş yapıyor."
"Seni-"
"Sakin ol Minho. Boşver onu, eve gidelim artık... "
"Aynen Minjo, sakin ol ve sevgilin ile eve git."
Jisung Minhoyu çekiştirip Ivan orada yokmuş gibi ilerlemeye devam etti.
"Eve neden gidiyorsunuz Minjo? Oynaşıcak mısınız? "
Arkadan iğrenç gülme sesleri geliyordu.
"İyi eğlenceler! "
~~
Geldiklerinde Jisung kapıyı açıp içeri girdi, arkasından da Minho.
"Seni de buna bulaştırdığım için afedersin..."
"Jisung, üzülmesi gereken sen değilsin. Hâlâ anlayamadın mı? "
"Bak ne diyeceğim, bunları unutalım ve bir ara beraber görünmeyelim... "
"Ivan iti yüzünden böyle diyorsan onun ne söylediği umrumda değil. "
"Ama benim umrumda. "
"Niye? "
"Ya Minho, çocuk ne yaparsa bana yapıyor. Sana birşey olmadığı için umrunda olmaya bilir. Fakat tek bir kelimenin bile sorumlusu ben olduğum için benim umrumda. "
"Merak etme sana birşey yapamaz. "
"Emin ol yapar. "
"Yapamaz.Yanımda olduğun sürece yapamaz. "
Jisung derin bir iç çekti.
"Bu konuyu kapatsak? Konuşması bile tüylerimi diken diken ediyor da... "
"Peki, konuşmıyacaksak n'apalım? "
"Benim bir şey yapasım yok, yani daha doğrusu bir şey yapacak hâlim yok. Tekrar yatıp uyurum herhalde. "
"Ama sinemada film izleriz falan diyordun. "
"O, o zamandı işte. Ben uyumaya gidiyorum, ona göre-"
Jisung daha ne olduğunu anlayamadan kendini Minho'nun kucağında bulmuştu.
"Minho sen kafayı mı yedin?! "
"Yorgun değil miydin sen? "
"Evet ama bu beni kucağına alıp almayacağını belirlemez! "
"Ayh, ne zaman susacaksın Jisung? "
Jisung oflayarak kollarını Minho'nun boynuna sarıp ona baktı.
"Madem çok ısrarcısın, yatak odama götür o hâlde beni. "
"Sende fazla meraklıymışsın. "
"E aldın kucağına o kadar. Hadi gidelim! Her saniye daha da yoruluyorum! "
İkisi de gülerek üst kata çıktılar. Yatak odasına geldiklerinde ise Minho kucağındaki bedeni yavaşça yatağa bıraktı.
"Sağol Minho, ne kadar yürüyebilsem de beni kucağına aldın ya. "
"Hm hm, bende yanına geleyim m-"
"Sadece bir güncük yatıcağanı söylemiştin ama. "
"Tamam, sadece dinleneceğim. Yine seninle yatmak gibi bir lüksüm yok zaten. "
"İyi gel o zaman. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomantizmOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...