14.Bölüm

34 5 9
                                    

Minho:

Jisung nereye geldiğimizi görünce anlamıştı.

"Evine neden geldik? "

"Dışarıda kalmayı sevmediğini biliyorum. Seninle vakit geçirmek istediğimden evime geldik. Çünkü hep ben sana geliyorum. "

"Dışarıda kalmayı sevmediğimi nereden biliyorsun ki? Neyse boşver. Bende kedilerine bakarım o halde. "

Kapıyı açtığım anda Sonnie,Doongie ve Dori başında bitmişlerdi. Jisung içlerinden en sakin olan Doongie'yi kucağına alıp içeriye girdi.

"Evde kedilerin varken hiç sıkılmıyor olmalısın. "

"Pek de değil aslında. Bazen çok huysuz oluyorlar. "

O Doongie'yi yere bırakınca bende mutfağa gidip buzdolabından şarabı çıkarttım.

"İçer misin? "

"Elbette, kafa dağıtmaya ihtiyacım var. "

"Konuştuğumuz şey yüzünden mi? "

"Belki."

Mutfak masasına oturup beni beklemeye başladı. Kadehleri masaya koyup yarısına kadar doldurdum. Umarım benim yüzümden alkol bağımlısı falan olmaz.

"Anlatırken umrunda değil gibiydi. "

"Öyle"

Dedi bir yudum alarak.

"Ama yine de bir kaç saatliğine de olsa unutmak daha iyi. "

Biraz daha içti.

"Bir şey soracağım, şu Bangchan neden beni kimlik kartıma kadar bilmek istiyor? Bide bana karşı çok garip davranıyor. "

İşte bende bu sorudan korkuyordum.

"Herkese karşı öyle o. Boşver. "

Neden öyle davrandığını bilse benden nefret eder herhalde.

~~

Aradan iki saat geçmişti ve Minho beş, Jisung ise altı kadeh içmişti. Şimdi ise koltukta yarım saat önce açtıkları korku filmini izliyorlardı.

"Jisung, şu sahneyi geçsek mi? "

"Neden?... "

"İki tane insan'ın sevişmesini izlemek mi istiyorsun? "

"Bilmem, aslında..."

Minho'nun yüzüne yaklaştı.

"Yaşamak istiyorum."

Ne diyeceğini düşünmeden kendini onun dudaklarına bıraktı. Minho şaşkınlıkla olduğu yerde kalmıştı. Jisung geri çekildiğinde elini dudaklarına götürdü. Sanki biraz önce ne yaşandığını anlamaya çalışıyormuş gibiydi.

"Jisung-"

"Şu an konuşmasan? Sadece seni öpmek istiyorum, konuşmak değil. "

Bunu söyledikten sonra tekrardan Minhoyu öpmeye başlamıştı. Ama şimdi bir şeyler farklıydı, o da karşılık veriyordu. Diller de işin içine karışınca nefessiz kalıyorlardı. Minho Jisung'un dudağını ısırınca Jisung ona küçük bir inleme sunmuştu. Buda Minho'nun daha da hırslanmasına neden oluyordu.

Ertesi Sabah:
Minho:

Gözlerimi koltukta açınca ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Ama nafile, yanımda Jisungu omzumda uyurken bulduğumda ise kalpten gidecek gibi olmuştum. Kızarmış dudaklarına bakınca hayal meyal dün akşamı hatırlamaya başladım.

"Jisung uyansana... "

Gözlerini zar zor açtı.

"Ayh, dün amma içmişim... "

Dedi başını tutarak.

"Bende... Dün akşam ne olduğunu hatırlıyor musun? "

Düşünüyormuş gibi yaptı.

"Hayır, sanmıyorum... Sen hatırlıyor musun? "

"Yok. Film açtığımızı hatırlıyorum sadece. "

Diye bir yalan attım.

"Sende ağrı kesici var mıydı Minho? "

"Olması gerek, başın mı ağrıyor yoksa? "

"Soruya soruyla cevap vermesene... "

"Seni düşündüğümden soruyorum bende. "

Koltuktan kalktı.

"Tamam tamam, sen  nerede olduğunu söyle. "

"Bekle ben getiririm. Yatak odamdaki çekmecede vardır varsa da. "

"Ben giremez miyim? "

"Çok mu istiyorsun yatak odama girmeyi? "

Dedim imalı imalı.

"Aynen çok istiyorum Minho, meraktan ölüyorum! "

"Of peki git al. Ama dikkat et, gelip seni yatağa atmayayım. "

"Çok komik... "

The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin