62.Bölüm

8 3 9
                                    

Minho:

Basketbol turnuvası yarın saat beşte'idi ve antreman yapmaktan nefes alamaz hâle gelmiştik. Ha-eun ise bize emirler yağdırıp duruyordu.

"Biraz daha canlı oynayın! Ölü cesetlerden farkınız yok! "

Ter içinde topu yere atıp tribünlerden bize seslenen Ha-eun'a döndüm.

"Çok kolaysa gel sen oyna! Güneş tam tepemizde ve bir buçuk saattir aralıksız oynuyoruz! "

"Tamam işte derslerden de turnuva bahanesi ile kaytardınız, o yüzden doğru düzgün oynayın! Ayrıca kalsın, ben oynamakta değil, koçluk yapmakta iyiyim. "

"Keşke şu an felsefe dersinde kafamı sıraya koymuş uyuyor olsaydım. "

Diye mırıldandı yanımdaki Jeongin.

"Hadi aylaklık yapmak yok! "

Dedi Ha-eun ellerini çırparak.

"Neden bu kaçığı görevlendirdiler ki? "

Hyunjin'e hak vererek sırıttım.

"İnsanları basketbol'dan soğutmak için sanırım. "

"İyi tamam be! "

Ha-eun oturduğu yerden kalkarak yanımıza geldi.

"Beş dakika mola. "

"Beş dakika mı? Çok sağol almayalım, dinlenmesek daha iyi. "

Ha-eun Bangchan'a gözlerini kısarak baktı.

"On dakika yeterli mi? "

Herkes hayır anlamında başını salladı.

"Yarım saat? "

"Hadi şunu bir saat yapalım. "

"Pekala... "

Dedi derin bir of çekerek.

"N'oldu? mola aldığımıza sevinmiş gibi durmuyorsun. "

"Sahada deli danalar gibi koşuşturmanızı izlemek eğlenceliydi. Bir saat sonra görüşürüz! "

Yanımızdan Hyunjin'e ürkütücü bir bakış attıktan sonra uzaklaştı.

"Tam bir psikopat! "

"Hm hm, öyle. "

"Minho fark ettiysen bizimkiler şey işine alıştılar. Sizde mi söyle-"

"Yok biz almayalım. Zaten iki sıçanın şüphesi var. Öğrenirlerse kendileri öğrensinler. "

"Cidden mi!? "

Sesi sandığından da yüksek çıkınca fısıldamaya başladı.

"Kimler? "

"O da bana kalsın. "

"Yapma şunu Lino! Kaç yıllık arkadaşınım, bunu mu saklıyacaksın benden? "

"Aynen öyle yapacağım. "

"Pislik."

Diye mırıldandı ben gitmeden hemen önce.
Ben ise hızla hazırlık odasına gidip üstümü değiştirdim. Terli terli duramazdım sonuçta.
Gelmişken de kısa bir duş almıştım. Saçımı da kuruttuktan sonra odadan çıktım.

Şimdiki ders beden olduğundan Ha-eun ile yine yüz yüze gelme düşüncesi korkudan titrememe neden oluyordu.

Derken zilin çalması ile derince nefes aldım ve spor salonuna doğru ilerledim.

~~

"Oo duş mu aldın Lino? "

Diye sordu Jeongin sırıtarak.

"Böyle daha bir sexy olmuşsun cidden. "

Dedi Felix de araya girerek.

"Valla sizinle hiç uğraşamam. Dalga geçmenin sırası değil. "

"Tamam da biz dalga geçmiyoruz ki. Jisung çok şanslı. "

"Jisung ne alaka ya? "

"Fazla yakınsınız, onu diyorum. "

"Olabilir."

"Amma rahatsın sende, doğru düzgün kışkırtamıyoruz. "

Bunun üstüne sadece gülümsedim ve kocaman sahada gözlerim Jisung'u aramaya başladı. Okula geldiğimden beri neredeyse hiç görüşememiştik.

En sonunda onu Seungmin ile basketbol oynarken gördüm.

"Ben birazdan gelirim, öyle başlarız. "

"Nereye? "

Zaten şüphelendikleri için "Jisung'un yanına" diyemezdim.

"Seungmin ile konuşmam gereken bir konu var da."

Bangchan bana yan yan bakarken göz devirip sahanın ta diğer ucuna yöneldim.

"Jisung! "

Fakat o beni duymayarak Seungminle didişmeye devam etti.

"Ya o top potaya girdi! Gördüm ben! "

"Girmedi diyorum anlamıyor musun? O topun o potaya girdiğini görmen için şizofren olman lazım! "

Ben ikisine öylece durmuş anlamsız bakışlar atıyordum. Ama geldiğimi bile fark etmemişlerdi.

"Top potanın hemen önünden geçti, içinden değil! "

Diye bağırıyordu Jisung.

"Bekle bir saniye! "

Seungmin sinirle bana doğru yürümeye başlayınca korkudan dona kaldım.

"Şunun neler söylediğini duyuyor musun?! Sen söyle bari, ben o topu potaya attım mı atmadım mı? "

"İyi de ben hiçbir şey görmedim ki-"

"NASIL YA? SİNİRLERİMİ BOZMA BENİM MİNHO! TANRI ŞAHİDİM OLSUN ŞU GENCECİK YAŞINDA TOPRAĞIN ALTINA GİRERSİN! "

"Tamam ya sakin ol! Daha yeni geldim nasıl göreyim? "

Seungmin en sonunda söylenerek Jisung'un yanına döndü.

"Baştan başlıyoruz, senin keçi inadınla uğraşamam. "

"Diyene bak sen! "





The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin