22.Bölüm

37 4 10
                                    

Jisung:

Kimseye görünmek istemediğim için gizlice arka bahçeye çıkacaktım. Odamda olduğum zaman da geliyorlardı, ayrıca bahçeyi keşfetmek de iyi olabilirdi. Yanıma telefonumu ve bir kitap aldıktan sonra sıvışarak arka bahçeye geçtim. Güneş batmak üzereydi, yani çok fazla uzaklaşamazdım. En sonunda bir çalı'nın yanından geçtim ve gördüğüm ilk Kiraz Ağacı'nın gölgesine oturdum. Kitap okumak için ekstradan bir ışık gerekmiyordu, bahçeyi aydınlatmak için aydınlatılan lambaların ışığı yeterliydi. Bende böylece son bir kez etrafı kolaçan ettim ve yarım kaldığım kitabı bitirmeye koyuldum.

~~

Saat akşam onbir olduğunu daha yeni fark etmiştim. Kitaba o kadar çok gömülmüştüm ki etrafımda olan hiçbir şeyden haberdâr değildim. Yerimden kalkıp aynı yerlerden geçtim ve sonunda yazlığın kapısını açarak içeriye girdim, tahmin ettiğim gibi Changbin yine kapıyı kilitlemeyi unutmuştu. Bir hırsız falan gelirse sorumlusu kesin o olucaktı. Dışarısının ne kadar soğuk olduğunu içeriye girer girmez anladım. Işıklar kapalı olduğundan telefonumun ışığı ile merdivenlerden çıktım ve kapımı yavaşça açıp odama girdim. Cidden bu zamana kadar benim yokluğumu fark etmemeleri garip gelmişti. Yorgun bir şekilde yatağıma yattım ve yorganı kafama kadar çekerek uyumaya çalıştım.

Ertesi Sabah:

"Kalk hadi! "

Kafama atılan yastık ile hızla gözlerimi açtım.

"Jeongin hasta mısın sen?! "

Beni duymazdan gelerek telefonunu çıkarttı.

"Bu fotoğraf doğru mu?! "

Telefonu bana çevirdiğinde istediğim en son şey ile bakışıyordum. Zaten bunun olucağanı biliyordum ama yüzüme yüzüme tutması gerekmiyor.

"Doğru falan değil!"

Telefonu elinden alıp görseli hızla sildim.

"Minho sana olduğundan daha yakın değil mi orada? "

"Hayır, asla. "

"Böyle diyorsun ama farklı düşünüyorsun bence. "

Dedi imalı imalı.

"Yapma şunu! "

Bana attığı yastığı alıp yüzümü kapatmak için kullandım.

"Diğerleri de gördü mü?... "

Diye sordum yastığın altından.

"Evet gördüler. "

İçimden şu an Hyunjin'i gördüğüm ilk yerde boğmak geçiyordu. Telefonunu geri aldı.

"Sildin mi hemen?! Ben daha onu duvar kağıdım ve profilim yapıcakt-"

"Sus artık Jeongin! "

Yanımdan kalktı ve kapıya yöneldi.

"Neyse ben diğerlerinden alırım zaten. "

Dedi ve hızla çıkıp gitti.

"JEONGİN SAKIN ÖYLE BİR ŞEY YAPMA! "

Diye bağırdım arkasından ama duymazdan geldi. Bende yataktan şimşek hızı ile çıktım ve Minho'nun odasının yolunu tuttum.

"Minho! Aç şu kapıyı! "

Bir-kaç saniye sonra açtı. O sırada yanından geçip içeriye girdim.

"Dün Hyunjin'in çektiği fotoğraf vardı ya, onu diğerlerine de göndermiş. Daha demin Jeongin gelip bana onu gösterdi ve profil fotoğrafı, duvar kağıdı yapacağını söyledi! Hem öbürkilere de rezil olduk hemde Jeongin bunu cidden yaparsa-"

"Tamam sakin ol  ilk öncelikle! "

"Ya Minho bu mümkün mü sence?! "

Beni tutup sakinleştirmeye çalışınca geri çekildim.

"Ee ne yapacağız?... "

"Bilmiyorum ama bizimkileri küçücük bile tanıyorsam bir-iki gün dalga geçerler, sonra ise desteklerler. "

"Bu nasıl söz Minho?! İki gün dalga geçerler sonra da desteklerler ne?! Sanki sevgiliyiz, neyi destekleyecekler?! "

"Affedersin... "

Derin bir nefes aldım.

"Tamam bak, seni bilmem ama ben onların gözüne birkaç gün görünmemeyi planlıyorum. Ya da muhattap bile olmamayı, çünkü bu konuyu açıp dururlar. Zaten açıyorlar ama neyse."

"Kaçıcak mısın yani? "

"Utançtan yüzlerine bile bakamıyorsam evet. "

"Bence beraber üstesinden gelelim. "

"İstemez, bütün bunlar sana iki saniye sarılma izini verdiğim için oldu zaten. Bana 
'beraber' falan deme. "

"Ama kaçamazsın çünkü onlar sen böyle yapınca üstüne daha fazla gelirler. "

"Aman ne güzel... "

Odadan hızla çıkıp gittim.












The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin