31.Bölüm

18 5 10
                                    

Jisung:

Saat akşamın yedisi idi. Kapı çalana kadar elime aldığım bir kitabı okumaktaydım. Kitabı elimden bırakıp kapıyı açtım.

"Selam, geçsene içeri. "

Sinirle yanımdan geçerek içeri girdi.

"İyi misin sen? "

"Neden sordun? "

"Kızgın görünüyorsun da. "

Kapıyı kapatıp yanına gittim.

"Affedersin, neredeyse bir saattir deniyorum ama şu fermuarı bir türlü çekemiyorum! "

"Ne fermuarı? "

"Anla işte, pantolonun fermuarı. "

"Yardım edeyim mi? Yoksa kendin halleder misin? "

Biraz düşündü.

"Denemekten bir zarar gelmez. "

Gülümseyerek dizlerimin üstüne çöktüm.
Minho bana bakarken fermuarı tutup yukarıya çekmeye çalıştım. Cidden de takılmış gibiydi. Biraz zorladım fakat kopucak diye endişeleniyordum. Bir kez daha deneyim derken Minho acıyla inleyerek geriye çekildi. Bunun nedeni fermuarı zorlarken elimin kayıp kasıklarına çarpmasıydı sanırım.

"Çok özür dilerim! Yanlışıkla oldu! İyi misin?! "

"Vurmak için bu zamanı mı
bekliyordun?! Ah... "

"Özür diledim ya! İsteyerek yapmışım gibi konuşma! "

Bir kaç dakika sonra sızlanmayı bırakmıştı.

"Bir kez daha deneyim mi? "

"Aman yok, kalsın. Senin yüzünden gelecek diye bir şey kalmıyacak bende. Böyle gezerim artık-"

"Saçmalama! İnsanlar seni sapık mı sansın? Gel yanıma! "

Hala çömelmiş onu bekliyordum. En sonunda dediğime uyup yanıma geldi.

"Dikkatli ol bu sefer! "

"Tamam! Sende fermuarı bozuk bir pantalon mu aldın anlamadım ki! "

"Bozuk falan değil. "

Oflayarak fermuarı tutup tekrardan çekmeye çalıştım.

"Jisung olucak gibi değil, bırak en iyisi. "

"Kapat o çeneni ilk öncelikle- "

Ağzımdan kaçan şey yüzünden ona baktım.

"Pardon, öyle demek istememiştim. Ağzımdan kaçtı-"

"Tamam boşver de şunu yap artık. "

En sonunda fermuarı çekebilmiştim. Yüzümde bir gülümseme ile tam kalkıcak iken yine o saçma sapan hayallerden geldi aklıma. Minho'nun pantolonunun fermuarını kapatmaya çalışmak yerine sevişmek için açmaya çalışmak gibi. Salak...
Neler düşündündüğümü fark ettiğimde kafamı hızla salladım o düşüncelerden kurtulmak için. Sonra da ayağa kalktım.

"Oldu. Yaparım demiştim sana. "

"Evet bunu dedin. Ve sonra da kasıklarıma vurdun. "

"Of yine mi? Yanlışıkla oldu diyorum! "

"Tamam tamam,sadece sana takılıyordum. Ama kabul et, seninle olan geleceğimizi yıkıcaktın az kalsın! "

'Seninle olan geleceğimizi' mi dedi o? Hiç anlamadığım bir şekilde bir anda beni ateş basmaya başlamıştı.

"Minho sen ciddi misin?..."

"Evet, neden olmayayım ki? Kendimi senden başkası ile hayal bile edemiyorum. "

O beni kendine çekerek öperken dedikleri yüzünden endişelenmiştim. Tamam, benimle bir gelecek kurmak istemesi çok güzel bir şeydi ama o zamana kadar ayrılmayacağımız ne makuldü? Ya da bir gün ayrılırsak benden fazla üzüleceği anlamına mı geliyordu bu?

Her cümlesinde beni bir gelecek kaygısı ile karşı karşıya bırakıyordu.

"N'oldu? Endişeli görünüyorsun."

"Yok, endişeli falan değilim. Sadece aklıma bir soru takıldı da. "

"Benimle ilgili mi? "

"Sayılır... Aslında ilişkimiz ile ilgili. "

"O zaman sor da cevaplayayım. "

Bir an söylesem mi yoksa söylemesem mi diye tereddüt ettim.

"Sen benimle bir gelecek hayali kurduğunu söylüyorsun ama o zamana kadar ayrılmayacağımız ne makul? "

İlk başta afallasa da sonunda dudağıma bir öpücük kondurdu. Ellerinin hâlâ belimde olduğunu yeni fark ediyordum.

"Böyle şeyler düşünmene gerek yok hayatım, asla ayrılacağımızı düşünmüyorum. "

"Nereden biliyorsun? "

"Öyle olucak, çünkü sen benim ruh eşim gibisin. Yoksa bir insanı bu
kadar sevemem."

Gülümseyerek kollarımı boynuna doladım.

"Bende."







The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin