36.Bölüm

18 5 7
                                    

Minho:

Aradan iki saat geçmişti ve bir anda kendimi Hyunjin ile vapurun terasında karşı karşıya konuşurken bulmuştum.

"Sikeyim, onu cidden çok istiyorum... "

Tamam, Jisung ile olan ilişkimizi ağzımdan kaçırmış olabilirim. Olur öyle şeyler.

"Lino sen cidden iyi değilsin. "

"Farkındayım. Jisung'a o kadar çok odaklandım ki-"

"Notların düştü. "

"Hey, sen nereden biliyorsun? "

"Sınıfın en gözde öğrencisinden sınıfın üçüncüsü olmandan biliyorum diyelim. "

Maalesef ki doğru biliyordu. Keşke hayır diyebilseydim. Ben suskun kalınca o konuşmaya başladı.

"Ben zaten sevgili olduğunuzu biliyordum aslında, hiç saklayamıyorsunuz. "

"Saklamak istemiyorum zaten. Jisung da istemese tam olucak... "

Rüzgar esmeye başladı ve yüzümde bir ıslaklık hissettim.

"Yağmur çiseliyor, içeriye girsek iyi olucak. "

Onaylayıp oturduğum sandalyeden onunla beraber kalktım. Merdivenlerden de inince koşar adımlar ile Jisung'un yanına gittim.

"Sen en azından şanslısın, sevdiğin çocuk yanında. Bende o da yok... "

Dedi Hyunjin arkamdan.

"Bu kadar istiyorsaydın neden onu getirmedin? "

"Vapur gezilerini sevmediği için gelmek istemedi. Keşke zorlasaymışım. "

Hyunjin'in yakarmalarına düz cevaplar vererek Jisung'un yanına oturdum.

"Üşümüyorsun değil mi? "

"Hayır, ama biraz daha rüzgar eserse kaçınılmaz gibi. "

"Bizimde şansımıza yağmur yağıyor... "

Diye mırıldandı Seungmin. Bu olanlar yüzünden suçluluk duygusu hissetmeye başlamıştım, sonuçta vapur ile gezmek benim fikrimdi. Akşamın yedisinde nasıl bir fantazi ise...
En azından havalar soğuk diye kalın giyinmiştik. Artı bir puan, tabi bu hâlde hala şu artı eksi durumu varsa.

"Acıkmaya başladım... "

Dedi Jeongin.

"Büfe kısmında yiyecek bir şeyler olmalı. Götüreyim ister misin? "

"İyi olur. "

Hyunjin ve Jeongin yanımızdan kalkıp dedikleri gibi büfe kısmına gittiler.

"Çok sıkıldım, konuşacak bir şeyde yok. "

"Aslında olduğumuz durumu değerlendirebiliriz. "

Diye ortaya bir fikir attı Bangchan.

"Nasıl? "

"Artı eksi yönünden. "

Evet, bu hâlde bile artı eksi muhabbeti vardı.

"Eksileri ben söyliyeyim. "

Dedi Jisung doğrularak.

"Hava bozmaya başlıyor, yiyeceğimiz ve içeceğimiz kısıtlı, uyuyacak bir yerimiz yok, yağmurla beraber hava soğumaya başladı, ne zaman kurtulacağımızı bilmiyoruz, yardım çağıramayız çünkü internet yok ve vapur kullanarak limana da gidemeyiz aramızdan hiçbirimiz kullanmayı bilmiyoruz ve bilsek bile kontrol odası olmadığı için bu zaten mümkün değil. "

Dinlerken bile moralim iyice bozulmuştu.

"Artı yönler ise... Beraber olmamız. "

Aman çok fazla, şimdiden içimde bir umut bulutu oluştu...

"Bunları bilmek psikolojimi daha da
bozdu. "

Benim de Seung... Jeongin ve Hyunjin yanımıza ellerinde kurabiyeler ile geldiler.

"İster misin? "

"Hayır, sağol. "

Şu an cidden hiç aç değilim.

"Sen bilirsin. "

Tekrardan yerlerine oturdular. Bende o sırada elimi Jisung'un bacağına koydum. Beklemediğim bir tepki vererek o da elini benimkinin üstüne koymuştu.

"Aslında aşk çok saçma bir şey bence. "

Dedi Seungmin. İşte bu konu...

"Neden ki? "

"Ne bileyim, insanların önünde öpüşmek, sevgi sözcükleri falan. Bana göre değil. "

Bangchan derin bir nefes alarak yerinden kalktı.

"Ben de su alsam iyi olur. "

O yanımızdan giderken öylece bakakaldım.

"Fikrin değişebilir Seung. Karşına öyle biri çıkar ki iğneleyici bulduğun şeyleri yapar olursun. "

"Sanmıyorum. Aşık olmak bana göre değil. Hayatını sadece bir insana adıyorsun. Bu kadar. "

İnan bende bir aralar böyleydim Seungmin. Aşık olmak insanı çok değiştiriyor.

"Bence yanılıyorsun. "

"Off amma inatçısın! Uzaklara bakınarak gerçek aşkını bulmaya çalışan kerizler var. Sorsan 'Bulacağıma eminim, gerçek aşk en iyisidir. ' falan derler. Salaklar işte. "

"Senin uzaklara bakmana gerek yoktur belki de? Hemen dibinde bile olabilir. "

"Şu konuyu kapatsak mı? Çünkü iyice sinir bozucu olmaya başladı. "

Bunun üzerine Hyunjin de konuşmayı bıraktı.













The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin