Jisung:
Kendime gelmem yaklaşık on beş dakika sürmüştü. Fakat ben Ji-a'nın yanına gittiğimde maç hâlâ başlamamıştı.
Bıraktığım gibi antreman yapmaya devam ediyorlardı."Ji-a neden maç başlamadı? "
"Erken toplandığımız için biraz daha antreman yaptırıyorlar. "
Anlamış gibi kafamı salladığımda koçun düdüğü bütün sahada duyuldu.
"Bu kadar antreman yeter, herkes yerlerini alsın! "
Stres içinde Minho ve Si-won'un birbirlerini görmelerini belkiyordum. Derken çok beklememe gerek kalmadığını anladım, çünkü Minho'nun yüzündeki rekabetçi bakış karşı takımdan birini görünce anında solmuştu.
Derken Hyunjin ile göz göze geldiler. O da Si-won'u tanımış olucaktı. Bir kaç dakikanın ardından maç başlamıştı.
~~
Bir saattir maç devam ediyordu, yirmi puanda bitecekti ve bizim on sekiz, rakiplerimizin ise on dokuz puanı vardı. Yani ortalığa büyük bir stres hakimdi.
Bizim takım sayıyı rakiplerine kaptırmamak için bir oraya bir buraya koşup duruyorlardı.
Bangchan'ın sayesinde bir puan daha alınca durum eşitlenmişti, herkes ise ter içinde kalmıştı. Koç'un düdüğü son kez çaldığında Jeongin hızlı davranıp topu sektirerek aldı, tam potaya doğru koşacaktı ki önünü iki tane çocuk kesince topu Hyunjin'e atmak zorunda kalmıştı.
~~
Yarım saat süren kovalamacanın ardından
Ha-joon topu etrafındakilerden kurtularak potanın yanındaki Minho'ya attı, Minho da hızla topu potaya attı. Karşı takım daha ne olup bittiğini anlayamadan koçun düdüğü duyuldu."Kazanan Yonsei Üniversitesi! "
Kalabalıktan tezahüratlar ve sevinç çığlıkları yükselirken bizde Ji-a ile herkes gibi ayağa kalktık ve coşkuyla alkışlamaya başladık.
~~
Okul bitiminde Minho da benimle evime gelmişti. Yol boyunca da bır bır bır konuşarak kafamı ütülemişti zaten.
"O piçin rakibimiz olduğunu biliyor muydun? "
"Bilsem söylemez miyim Minho? "
Bana yorgun gözlerle bakmaya başlamıştı.
"Biraz dinlenelim ister misin? "
Minho:
"İyi olur. "
Dedim sırıtarak. İkimizde üst kata çıktığımızda üstlerimizi bile değiştirmeden kendimizi hemen yatağa atıp yorganı üstümüze çektik.
Jisung'a baktığımda uyumak üzere olduğunu gördüm. Aslında maçı kazanmamızı kutlamak gerekiyordu ve Jisung iki öpücük ile kurtulamayacağının da farkında olmalıydı.
"Bebeğim, uyudun mu? "
"Sen konuşana kadar evet. "
Dedi bana dönerek.
"N'oldu? "
"Şimdi benim sayemde maçı kazandık ya. "
"Eee? "
"Bir kutlama yapmayacak mıyız? "
"Yarın yaparız dedik ya. "
Dedikten sonra yorganı kafasına kadar çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomanceOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...