Jisung:
Gözlerimi açtığımda bir yatakta olduğumu anlamam iki saniyemi almıştı. Karşımda Minho'yu uyurken görünce dudaklarımın yukarı kıvrıldığını hissettim. Normalde kalkıp mutfağa gitmek istiyordum fakat karşımda masumca uyuyan sevgilimi de uyandırmak istemiyordum.
Bana sarılı olan kollarını yavaşça ittirdiğimde kıpırdanarak daha da sıkı sarılınca tek çözümün onu uyandırmak olduğunu anlamıştım. Bir parmağımı dolgun dudaklarına götürerek gezdirdim.
"Minho, "
İlk başta sadece kıpırdansa da ben ısrar edince gözlerini zorla açtı ve yorgun olmasına rağmen bana gülümseyerek baktı.
"Bu yatakta seninle uyanmayı ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi? "
Dedi bana daha da sıkı sarılarak.
"Biliyorum, çünkü ben de seviyorum. "
Birkaç dakika sadece birbirimize sarılarak birbirimizin kokusunu içimize çektik. Bazen iki insanın mutlu olabilmek için illa konuşmaları gerekmezdi. O an fark etmiştim ama ben Minho olmadan iki saat bile zorla nefes alıyordum resmen. Belki abarttığımı düşünebilirsiniz, ama gerçek buydu.
"Minho tamam her şey güzel iyi de, ben neden senin yatağında uyandım? "
"Hatırlamaman normal. "
Dedi gülerek,
"Dün biraz fazla içtin. Bende buraya getirdim
işte."Kaşlarımı çattım.
"Bu kadar mı? "
"Maalesef bu kadar. Merak etme, bir şey yapmadım. "
Dedi aklımdan geçenleri okuyarak. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
"Güzel, çünkü dün bir şeyler yaşansaydı hatırlayamamak beni çok sinirlendirirdi. "
Söylediklerim yüzünden gülerek yatakta doğruldu.
"Bugün daha iyi gibisin. "
Söylediği şey ile yüzüm aniden düşmüştü. İki dakikalık dün babamın söylediklerini unutmuştum ve hatırlatması yine suratımı düşürmeme neden olmuştu.
"Pardon, "
Dedi suratımı astığımı görünce.
"Ben unutmuşum-"
"Sıkıntı yok. "
Diye mırıldandım.
"Sen hatırlatmasan bile bu yataktan kalkınca hatırlardım zaten... "
Bende yatakta doğrulduğumda o sadece suçluluk duygusu ile önüne bakıyordu. Ayağa kalktığımda başımda acayip bir ağrı hissettim. Bunun iki nedeni vardı, birincisi çok içmem ve ikincisi de dün döktüğüm göz yaşlarının bana baş ağrısı olarak dönmesi.
"Bugün ne yapacaksın? "
Diye sordu bana bakarken. Aslında aklımda iki gündür bir plan vardı ve bir türlü cesaret edemiyordum. Ama bunu ona söylemek istemiyordum.
"Bilmem, biraz dolaşırım herhalde. "
Anladığını gösterircesine başını salladı.
~~
Bir saatin ardından Minho ile vedalaştıktan sonra hızla hastanenin yolunu tuttum. Yolda ellerim heycandan titremeye başlamıştı bile.
O sırada telefonumun çaldığını duyarak cebimden çıkarıp arayan kişiye baktım. Sonra ise hızla yeşil tuşu kaydırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomanceOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...