Jisung:
Bir kaç saat sonra moralim bozuk bir şekilde televizyonun karşısında oturuyordum. Derken Minho yanıma geldi.
"Asma artık şu yüzünü. Bir yemek için bu kadar moralini bozmaya değmez. "
Cevap vermeden öylece durdum.
"Gelsene benimle. "
"Nereye?... "
"Sence nereye olabilir? "
Elimden tutarak beni kaldırdı.
"Minho hiçbir şey yapmak istemiyorum... "
Beni dinlemeden üst kata çıkarttı. Yatak odamın kapısını açtığında şaşkınlıkla neden buraya geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.
Yatağa oturup ne yaptığını izlemeye başlamıştım."Çekmecelerinde hap falan var mı, bir baksana. "
Ben bunun üzerine çekmecelere bakarken bir anda üstüme çıktı.
"Minho n'apıyo-"
"Kendini hazırlaman gerektiğini söylemiştim sana. "
Ne yaptığını o zaman anlamıştım.
"Hayır istemiyorum! "
"Seni boynundan öptüğümde ilk başta irkilmiştin, sonra ise zevk almaya başlamıştın. Hatırlamıyor musun? "
Hiçbir şey söylemeden ona baktım.
"Tamam bir kerelik bana güven, olur mu? "
Ben cevap vermeyince dudağımdan sertçe öptü.
"Canını acıtacağımı düşünmüyorsundur umarım. "
"Bir bakıma... "
"Çok korkuyorsun ve bu benim de hoşuma gitmemeye başladı."
Bir şey demiyeceğimi bildiği için konuşmama fırsat vermeden boynuma yöneldiğinde gözlerimi kapatıp bunların hepsinin hızla yaşanıp bitmesini ummaya başladım. Bir anda boynumu ısırması ile acıyla inledim.
"Ah! Minho yapma şunu... "
Fakat beni dinlemeden tişörtümün omuz kısmını sıyırarak öpücüklerini oraya yönlendirmişti.
"Minho sana diyorum! Bırak beni! "
Eli ile ağzımı kapattıktan sonra öpücüklerini
omzumdan aşağı götürmeye başladı. İnlemelerim artık zar zor duyulur hâle gelmişti. Tek iyi yanı ise dediği gibi hoşuma gidiyordu. Hâlâ her öptüğünde irkilsem de o da alışmış gibiydi."Pekala, şu an da canını acıtacağımı düşünüyor musun? "
"Hayır... "
Dedim zorla. Bu sefer gerçekten de ona güveniyordum. Gülümseyerek elini pantolonuma götürüyordu ki alt kattan bir ses geldi.
"Jisung! Evde misin? "
Bu ses şu an görmek istediğim en son kişinin sesiydi.
"Hyunjin mi o?! "
Minho çok umursamasa da onu üzerimden hızla iterek yataktan kalktım ve saçımı başımı düzeltip odadan çıktım.
Hyunjin merdivenlerden çıkmak üzereyken benimle göz göze gelince yüzünde şüpheci bir tavır belirmişti.
"Neden bu kadar telaşlısın sen? "
"Bir şey yok! Hadi aşağı inelim. "
Onu kolundan tutarak merdivenlerden indirdim. Hâlâ bana garip garip bakıyordu.
"Bir şey olmadığına emin misin? "
"Hiç olmadığım kadar hemde. "
Hyunjini televizyonun karşısına oturttum.
"Sen nasıl girdin buraya? "
"Bilmiyor musun, ben yakın olduğum kişilerin evlerine sık sık gittiğim için evin kapısının anahtarını çıkartırım. "
"Çok garipsin... "
"Evet öyle olabilirim. Neyse boşver, evde biri mi vardı? "
"Yo, neden ki? "
"Kapının önünden bile inim inim inleme seslerin geliyordu çünkü. Minho ile ne yapıyord-"
"Ne Minhosu?! Hyunjin neyden bahsediyorsun sen?! "
"Neyden bahsettiğimi en çok sen biliyorsundur. Ben bir yukarı çıkabilir miyim? "
"Neden?"
"Odana bakmam lazım. "
"Aa saçmalama! Otur oturduğun yerde! Hatta şimdi git, evet git sen! "
"N'oluyor sana ya? Neden çıkamıyor muşum? "
"Odada özel eşyalarım var çünkü! "
Onu zorla kaldırarak kapıdan dışarıya atmaya koyuldum.
"Yok yok, sende garip bir şeyler var! "
"Evden gidersen bu gariplik üstümden gidecek işte! "
En sonunda kapıdan dışarıya çıkmıştı.
"İyi tamam gidiyorum ama bu tekrar gelmiyeceğim anlamına gelmiyor. "
Kapıyı suratına hızla kapattım.
"Gitti mi? "
Diye seslendi Minho.
"Evet gitti. "
Merdivenlerden inerek yanıma geldi.
"Hayatım sanırım Hyunjin seninle olduğumuzu anladı... "
"Nasıl anladı? "
"Daha kapının önünden benim şey seslerim duyuluyormuş... "
"Ney seslerin? "
Dedi gülerek.
"Bildiğin şeyleri sorup durma! Neyse, o sesleri duyunca anlamış. Çünkü benim bu kadar yakınımda olan bir tek sen varsın. Anlar yani seninle olduğumuzu. "
"Bu senin için bir sorun olur mu? "
"Tabiki de olur Minho... İlişkimizi bilmeleri en son istediğim şey. "
"Pekala, bu işi halletmeye çalışırım. Ama o zamana kadar yukarıda yarım kalan işimize devam edelim m-'
"Bu günlük bu kadar olsa? Hiç halim yok, çok üzgünüm... "
"Nasıl istersen. Ama yarın benden bir öpücük ile kurtulamazsın! "
"Ne yapalım, katlanacağız artık. "
Dedim gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomantizmOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...