48.Bölüm

13 4 10
                                    

Jisung:

Sınıfa girdiğimde hocadan bin ton azar işitip bende o ikilinin yaptığı gibi hiçbir şey olmamış gibi yerime geçip oturdum. Bazen Minho'yu görmek istediğimde yanımda olamayacağını bilmek hiç de iyi değildi.

Bütün elli dakika boyunca Hyunjin'in söylediklerini düşünmüştüm "Tıpkı sizi öpüşürken gördüğünü söylediği gibi. " Ivan da bir türlü ortayı tutturamıyordu, ilk defa doğruyu söylemişti ve kimse inanmamıştı. (İyiki de öyle olmuştu.)

Beni kendime getiren ses tenefüse çağıran zilin sesiydi. Herkes sınıftan çıkmaya başlamıştı bile. Bende Minho'yu bulmak üzere ayaklandım ve kapıya doğru yöneldim.

"Ooo bizim küçük pinokyomuz da buradaymış. "

Ivan'ın beni tekrardan sınıfa itmesi ile sendelemiştim.

"Sence de artık sıkıcı değil mi? Herkese yalan söylemeniz falan. Zaten bütün okul biliyor, müdür bilmese ne fark eder? "

Dedikleri arasından dikkatimi çeken tek bir cümle olmuştu.

"Zaten bütün okul biliyor, mu? "

"Senin daha dünyadan haberin yok ufaklık! Okulun ana sayfasında ünlü olmuşsunuz resmen. Açıkcası böyle bir çift fazlası ile garip, Lee Minho'nun ne kadar salak olduğu seçimlerinden belli. "

Ne diyordu bu Ivan it'i? Ne sayfası, ne ünlüsü?!

"Dikkat et koridora çıktığında birileri sana bakıyor olmasın. "

Dedi alaycı bir tavırla ve söylenerek sınıftan çıktı. O gider gitmez telefonumu alıp neredeyse bir yıldır girmediğim üniversite sayfasına girdim. Girer girmez de karşıma çıkan ilk şey bizim Minho ile sinemadan çıkarken çekilmiş bir fotoğrafımızdı. Altında ise "İşte O Çok Sevdiğiniz Lee Minho'nun Sevgilisi! " yazıyordu. Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki sesini duyabiliyordum. Minho bu haberi çoktan biliyor olmalıydı, çünkü onun arası sosyal medya ile hep iyi olmuştu.

Fakat yine de onu bulup bu konu hakkında konuşmalıydım. Sınıftan çıktığımda yine bütün gözler bana çevrilmişti, ama bu sefer neden olduğunu çok iyi biliyordum. Hızlı adımlar ile etrafta göz gezdirerek Minho'yu bulmaya çalıştım ama hiçbir yerde yoktu. Tuvaletler, antreman sahası, kantin, yemek katı, sınıflar, havuz, konferans salonu, depo, resim atölyesi, bilgisayar odası, bakmadığım yer kalmamıştı ama yoktu işte. Lanet olsun ki yoktu!

En sonunda zil çalınca onu bulamamanın verdiği üzüntü ile sınıfa gittim. Yine yerime oturdum ve diğer derslerde de yaptığım gibi düşüncelerimde boğulmayı seçtim, istesem de istemesem de. O sırada kapı açıldı ve içeriye kimya hocamız olan Bayan Da-youn girdi. Ama benim sıradan başımı kaldırmama sebep olan şey bu değildi. Bunun nedeni Bayan Da-youn'un yanında Minho'nun olmasıydı.

"Oturabilirsiniz. Biliyorum, dönemin sonlarındayız ama sizi bu sınıfa transfer olan arkadaşınız Lee Minho ile tanıştırmak isterim. "

Bütün kızlar sevinçle söylenirken Minho sadece gülümsemeye devam ediyordu.

"Daha doğrusu siz onu zaten tanıyor olmalısınız. O yüzden tanıştırmama gerek yok. "

Sınıftan yükselen sesler sonunda Bayan Da-youn'u rahatsız ettiğinde susmaları için bir işaret yaptı ve herkes bir anda sus pus oldu.

"İstediğin yere geçebilirsin. Şimdi kitaplarınızı açın, en son nerede kalmıştık?"

O sırada Minho sıraların yanından geçerken bana göz kırptı ve ardından arkamdaki boş sıraya oturdu. Ben yaşananları sindirmekte zorlanıyordum âdeta, nasıl isteyip de bir anda bu sınıfa gelebilmişti? Bu yüzden mi bütün tenefüs boyunca onu bulamamıştım?

Neyse ne, şu anda arkamda oturuyordu ve benim de onunla konuşacak önemli bir konum vardı.

The Soulmate / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin