Jisung:
"Minho nerede Changbin? "
"Seungmin ile dışarı çıktı. "
"Of herkes de dışarı çıkıyor bugün... "
"N'oldu sana? Olanlardan sonra onu soracağını asla düşünmezdim. "
"Boşver sen. N'apıyordun o mixer'in yanında? "
"Çok bir şey değil, kek yapmaya çalışıyorum. Övünmek gibi olsun da şimdiden mükemmel oldu. "
Onu kenara çekerek kabın içine baktım.
"Mükemmel mi oldu demiştin? "
"Evet. Öyle değil mi? "
Dedi heyecanla.
"Yani... İçine kara biber, yumurta kabukları ve tereyağ koymasaydın tabi olurdu."
"Böyle yapılmıyor mu? Felix bu şekilde yapıyord-"
"Emin misin? Felix'in kara biberden falan kek yaptığını hiç görmedim. Diğerleri de görmemiştir eminim ki. "
"Saçmalama."
Dolaptan soya sosunu çıkarttığı gibi elinden kaptım.
"Yok yok, sen birilerini zehirlemek istiyorsun! "
"Ne var? Acı sevemez miyim? "
"Sevebilirsin ama kekin içine katamazsın! "
~~
Akşam olana kadar Changbine kek işinde yardım etmiştim. Sonunda bitirdiğimizde saat akşam yedi idi. Derken kapıdan birileri girdi.
"Amma gevezesin ya..."
Minho'nun sesini duyunca oraya döndüm.
"Değilim."
"Öylesin"
"Değilim."
"Öylesin"
"Değilim."
"Ya biriniz şuna çok geveze olduğunu söyleyebilir mi?! Kabullenemiyor da. "
"Onu bırakın bir kenara, bakın kek yaptık! "
Diye fırını gösteri Changbin.
"Yesenize."
"Pişmemişken mi? "
"Hm hm çok güzel. Bu kadar güzel olduktan sonra pişip pişmemesi önemli değil. "
Seungmin ve Minho ona ' deli misin? ' der gibi baktılar.
"Yok, biz pişmişini tercih ederiz. Değil
mi Minho? ""Aynen."
Onlar konuşurken bende odama gittim. Kek yapmak beni gerçekten de çok yormuştu. Yatağıma oturup elime bir kitap aldım. Tam okumaya başlıyacaktım ki kapı çaldı.
"Gir."
İçeriye Minho girdi ve arkasından kapıyı kapatıp yanıma geldi.
"Nasılsın? Seni en son gördüğümde... bilirsin işte. "
"Şimdi daha iyiyim. Changbin sayesinde o konuyu bile düşünemedim zaten. "
Yatağa oturdu.
"Sevindim. Jisung, şu okulda olan şey hakkında hâlâ aynı mı düşünüyorsun?... "
"Aslında fikrim değişti denebilir. "
"Nasıl yani? "
Bana önceden yaptığı gibi yüzüne yaklaştım. Bu geçen sürede kafam karmakarışık bir hâl almıştı. Fakat sonunda cevabı bulmuştum.
"Açık olmak gerekirse, saçma gelebilir ama...senden sandığımdan daha çok hoşlanıyorum. "
Bir anda duyduklarını sindirememişti galiba.
"Ne dedin sen?! Ciddi misin?! Yine tokat falan atma sonra. "
"Ciddiyim. Hemde olabileceğim kadar. "
Bir anda beni kavrayıp dudaklarını benimkilere bastırdı. Bunu yapmasını beklemediğim için şaşırmıştım. Bende ona karşılık verdiğimde ilk defa bir hayalimi gerçekleştirdiğimi fark ettim. Bunu bana bir kaç ay önce söyleseler ' Kendimi öldürürüm ama asla böyle bir şeye kalkışmam. ' derdim sanırım. Geri çekildi ve bana sıkıca sarıldı.
"Seni seviyorum Han Jisung. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Soulmate / Minsung
RomantizmOkul ortamında pek heycanlı ve enerjik biri olmayan Han Jisung aynı zamanda pek de sevilmez. O sırada arkadaşları ile iddaya giren Lee Minho, Han Jisung'u biraz zorlamaya karar verir ve gerçekte nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışır. ****** J: Delir...