40.

197 20 27
                                    


40. Bölüme gelmişiz. Vay anam babam be :)

⚠️Bu arada çoğunuzun haberi yok biliyorum ama Fırat hani Barışın annesine ben 20 yaşındayım demişti ya aslında 29 yaşında. Tabi ben sonradan düzenlediğiimde 7. Bölümün sonunda belirtmiştim ama haber vermeyi unutmuştum bilin diye söylüyorum. (Barışın biliyo 29 yaşında olduğunu) ⚠️

-
-
-

Derin bi nefes alarak kendimi yatağa bıraktım. Şükür kurtulmuştum hastaneden. Yemin ederim içim daralmıştı ya!

Gülme sesi duyduğumda gözlerimi aralayıp Fırata baktım "Ne gülüyorsun be!?" Omuz silktim ve yanıma oturdu "Aynı çocuklar gibisin." Diyerek beni süzdü. Omuz silktim "Sanane! İster çocuk gibi olurum ister bebek! Sende ya üvey abim olursun yada babacığı-" O an durdum.

Yüzüm kızarmaya başlarken Fırata baktım. Yutkunarak bakıyordu bana. İçerisi fazlamı sıcak oldu? Ben yanmaya başladımda!

Sanırım Fırat cidden haklı. Efe'nin kanı bana hiç iyi gelmemişti. Ben bu kadar azgın değildim. Vallahi ya büyü ya Efe'nin kanı başka açıklaması yok!

Fırat anında yanımdan kaşktığında irkilerek ona baktım. "Ben- ben gidip yemek hazırlicam." Işık hızında odadan çıktığında somurttum. Uyandığımdan beri ne zaman erotik bir hava olsa anında kaçıyordu.

Bu iyice can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Öptürmüyordu lan!?

Öptürmüyordu!

Daha kötüsümü var!?

Oflayarak sağ elimi kaldırdım. 2 hafta boyunca hastanede kalmıştık. Kalmıştık diyorum çünkü Fırat bir saniye bile ayrılmamıştı yanımdan.

Doktorlar alçıyı çıkarmıştı ve krem vermişlerdi. Kaslarımın gevşemesinş sağlayan keremi omzumdaki yaraya sabah akşam sürmem gerekiyordu ağrı olmaması için.

Her ne kadar alçı çıksada, doktor bir iki hafta daha kolunu fazla hareket ettirmemem gerektiğini söylemişti. Dikişlerim alınmış olsa bile dikkatten zarar gelmezdi.

Oflayarak kolunu indirdim ve ayağı kalktım. Dolaba ilerleyip kapağını açtığımda Fıratın benim için önceden hazırladığı kıyafetleri alıp geri kapattım.

Hızlıca odadan çıkıp banyoya ilerledim. Haftalardır hastanedeyim ve artık o hastane kokusundan arınmak istiyordum!

Kıyafetleri çamaşır makinesinin üstünde koyup üstümdekileri çıkardım. Çıkardığım giysileri kirli sepetine atıp duşakabine girdim. Suyun sıcaklığını ayarlayıp açtığımda hafif sıcak su başımdan aşağı akmaya başlamıştı.

Kafamı kaldırup yüzüme su gelmesini sağladığımda gülümsedim. Su beni mayıştırıyordu. Bir süre öyle dururken birden aklıma gelen şeyle titrek bir nefes aldım.

Kafamı eğip gözlerimi açtığımda buğulu görüyordum. Gözlerim dolmuştu. Ağlamak istemiyordum. En azından şimdilik ağlamak istemiyordum. Bu güzel gün bozmak istemiyordum.

"Saçmalama Barış!" Kendi kendime konuşarak kafamı salladım ve burnumu çekerek gözlerimi sildim. "Hayır. Ağlamak yok!" Boğazımdaki yumruyu önemsemeden duş kelime uzandım ve kendimi temizlemeye başladım.

-
-
-

Üstüm giyinik bir şekilde mutfağa girerken bir yandan da kafamdaki havluyla saçlarımı kuruluyordum. Mutfaktan gelen kokular anında beni buraya çekmişti.

İçeri göz attığımda Fıratın masaya su koyduğunu gördüm. Sanırım tam zamanında çıkmıştım duştan. Beni görünce gülümsedi. Elindeki su dolu bardakları masaya yerleştirerek bana doğru adımladı.

Sen Başkasın Yesari  BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin