12

521 61 105
                                    

Önceki bölümü okumayı unutmayın öpüldünüz💋

"Biliyormusun ben cevabımı aldım! Birdaha karşına çıkmam, o zamanda saklamaya gerek kalmaz!"

Konuştuğum an Barışın gözleri büyüdü. "Hayır!" Kaşlarımı çattım "Ne?" "Hayır!"

Hızla kollarını boynuma doladı. "Hayır! Hayır! Hayır! Olmaz! Olmaz lütfen! Herşeyi yap ama gitme! Herşeyi yap ama lütfen beni bırakma!" Ağlayarak konuştuğunda afalladım. Ne olmuştu da bu hale gelmişti. Hıçkırarak ağlıyordu

"Lütfen. Özür dilerim ama korktum! Senden değil, eğer anlatırsam kendini kaybetmekten korktum! İfşa olmandan korktum! Çünkü ifşa olursan seni birdaha göremezdim! Ben sensiz yapamam lütfen!"

Hıçkırıklarının arasında zar zor konuşuyordu. Korkmuştu. Kendimi kaybetmekten korkmuştu, ifşa olmamdan korkmuştu, beni kaybetmekten korkmuştu.

Bir elimi beline atıp diğer elimi saçına atıp okşadım. Hâlâ hıçkırarak ağlıyordu, elimi saçında hissettiğinde ağlaması arttı

"Şhh tamam geçti, bak ben burdayım tamam" "Gitme, lütfen gitme" Delirmiş gibi aynı şeyleri tekrarlıyordu. Onu kendime daha çok bastırdım. "Gitmicem, söz veriyorum ki gitmicem. Ama şimdi gel yarana bakalım"

"Iı-ıı hayır lütfen bırakma beni" Kalbimin acıdığını hissettim. Ne dersem diyeyim ağlaması hafiflemiyordu, git gide daha çok şiddetleniyordu.

"Yoruldum! Çok yoruldum, neden herşey üst üste geliyor. Lütfen! Zaten dayanamıyorum. Sende gitme!" Ne olmuştu, ne olmuştu da 1 günde bu hale gelmişti bu çocuk!

Kimin yaptığını az çok tahmin ediyordum ama beklicektim. Barışın kendi anlatmasını beklicektim.

"Barışım hadi gel içeri geçelim. Ayakta durma daha fazla" Kafasını olumsuz anlamda salladı. Korkuyordu, tek desteği bendim ve beni bıraktığı an gitmemden korkuyordu.

Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

Ellerimi ayaklarına atarak tek hamlede onu kucakladım. Ayaklarını anında belimin etrafına sardı ve daha sıkı sarıldı. Hâlâ ağlıyordu.

Ellerimi bacaklarına koyarak salona ilerledim. İçeri girdiğimde yerdeki kanı fark ettiğimde duraksadım. Barışın kanıydı bu, ne kadar inanmak istemesemde Barışın kanıydı.

Koltuğa oturduğumda Barış beni daha çok sardı ve kafasını boynuma gömdü. Bende ellerimi beline koyup onu sardım ve tek elimde belini okşamaya başladım. Bu onu rahatlatmış olmalıki ağlaması azalmaya başladı. Kucağımda titriyordu, hemde çok titriyordu

"Ne olduğunu anlatmak istermisin?" Cevap vermeden hafifçe ağlamaya devam ettiğinde. Onu daha çok sardım. "Şhh tamam, hazır olduğunda anlatırsın anlaştıkmı?"

Kafasını olumlu anlamda salladı. Kafamı saçlarına gömüp bir öpücük bıraktım. Ben sırtını okşadıkça ağlaması hafiflemeye başladı. Şuan kucağımda bir bebek varmış gibi hissediyordum. Ciddi anlamda bir bebek varmış gibi hissediyordum.

Barış şuan okadar hassas duruyordu ki. Yanlış bir hareketinde tekrardan ağlamaya başlicak gibi hissediyordum. Ağlamasını istemiyordum. Asla ama asla ağlamasını istemiyordum. Ona bunu kimin yaptığını çok iyi biliyordum. Ve elbette bunu cezasız bırakmicaktım.

"Açmısın?" Kafasını olumlu anlamda salladı. "Bişeyler hazırlıyımmı?" Yine kafasını salladığında onu sarsmadan ayağı kalktım. Mutfağa ilerledim. Oda hareket etmeden aynı pozisyonda kucağımdaydı.

Mutfağa girdiğimde tezgahın üstünde tabak gördüm. İçine baktığımda dibinde azıcık kalan Mısır gevreğini gördüm. "Mısır gevreğiyle doyulurmu cidden"

Sen Başkasın Yesari  BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin