53.

160 13 9
                                    


"Bak onu oraya koymicaz işte! Sen beni dinlemiyormusun?!"

Fırat derin bir nefes alarak elindeki cam sehpayı yere bıraktı. "Dinliyorum birtanem, dinliyorum hayatım. Sadece fazla yorulduğum için algılarım kısa süreliğine kapandı gibi."

Dediği şeyle dudaklarımı ısırdım. Bugün onun üstünde çok gitmiştim sanırım. Sabahtan beri evin mobilyalarını düzeltiyorduk. Normalde mobilyacıların yapması gerekiyordu. Ama ben hava sıcak olduğu için şort giyinmiştim ve Fıratın kıskançlık krizleri tuttuğu için ben yaparım demişti.

Tabi şimdide canı çıkmıştı.

Üst katlar bitmişti. Bilerek en zorundan başlayıp öyle salona girişe çektik çünkü salon en kolayıydı.

Üst kattaki tüm odalar hâl olmuştu. Ben önden temizlemiş, Fıratsa eşyaları yerleştirmişti. Şimdide salon ve bahçe kalmıştı, ama görünen o ki bahçe yarına kalacaktı.

Salonda istediğim gibi koltuk kurulmuştu. Krem rengi bir L koltuk. TV ünitesi yerleştirilmişti o da kahverengindeydi. Televizyon bu hafta içinde gelecekti. Birtek cam sehpa kalmıştı, o da oldukça ağırdı.

Salona girerken olan iki küçük basamaktan inip Fıratın yanına gittim. Tam karşısında durarak cam sehpayı tuttum. "Beraber." Dediğim şeyle Fırat kaşlarını çattı "Olmaz öyle şey! Sen işini yaptın, çokta yoruldun. Tüm evi tek başına temizledin. Bırakta eşyaları ben halledeyim."

Kaşlarımı çattım. "Fırat. Üç dediğimde." Bu ses tonu mu gelende itiraz istemediğimde kullanırdım ve Fıratta bunu biliyordu. Derin bir nefes alarak sehpayı daha sıkı kavradı.

"Bir, iki, üç!"

Hızla aynı anda sehpayı kaldırdığımızda gerçekten sehpanın ağır olduğunu fark ettim. Yazık benim Fıratım nasıl buraya kadar tek başına taşıdı onu.

Sehpayı dediğim şekilde yerleştirdiğimizde Fırat 'Oh' diyerek kendimi yüz üstü L koltuğuna üstüne attı. Akşam olmuştu. Biz geçen günlerden elektirik, su ve doğalgazı halletmiştik. Dün de ben evi baştan aşağı temizlerken Fırat mobilya alışverişinde gitmişti.

Bugünde mobilyaları yerleştirmiştik. Ama çok güzel olmuştu. Gülümseyerek Fırata doğru ilerledim bahçe bekleyebilridi. Zaten eşyaların hepsi bahçeye bırakılmıştı, yani çalınma ihtimali yoktu.

Koltuğun yanına geldiğimde anında Fıratın üstüne ata biner gibi oturdum. "Ah!" Fırat acıyla inlediğinde güldüm ve yerimde biraz kıpırdandım.

Ellerimi Fıratın omuzlarına getirerek hafif hafif masaj yapmaya başladım. Fırat rahatlar bir inleme çıkararak kafasını yan çevirdi. Yaptığı hareketten dolayı dudakları büzülmüştü, ve çok tatlı duruyordu.

Omuzlarına masaj yaparken yüzümü yüzüne doğru eğildim. "Benim kocam yorulmuşmu?" Diyerek hafif sakallı yanağını öptüm. Fırat dediğim şeyle gülerek bana eşlik etti. "Evet kocan çok yoruldu."

Elimle masaj yapmaya devam ederken konuştum. "Peki kocacığımın yorgunluğunu nasıl alırım?" Fırat yüzüne piç sırıtışını taktı. "Aslında sana bir sözüm vardı sanki? Onu yapsak yorgunluk morgunluk kalmaz." Dediği şeyle kaşlarımı çattım. Ne sözü lan?

"Ney? Ne sözü lan?"

Fırat üstüne ben olmama rağmen altımda sırt üstü döndü. Ağzımdan korku dolu bir nida çıkarken o sırt üstü uzanıp beni tam kasıklarına oturttu.

Elini kısa şortumdan dolayı yarı açık kalmış kalçalarıma attı. "Yatak odası hazır." Dediği şeyle sözünü hatırladığımda yutkundum. Aslında uzun zamandır yakınlaşamamıştık. Yani olurdu.

Sen Başkasın Yesari  BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin